Yıldızların sustuğu ve kaybolduğu yerde
Senelerce önce bir ev vardı
Ve bu evde
Herkesten uzak
Kınına çekilmiş bir hançer gibi sessiz
Ve mahzun bir kız yaşardı
Onunla kimse ilgilenmez
Onu kimse sevmez
Aşktan habersiz yaşıyor derlerdi
Yüzüne saçları gibi yayılmıştı kederi
Dünyanın yalnızlığı ince omuzlarında
Sanki taşınamaz bir yük gibiydi
Sessizce ağlar, sessizce iç çekerdi
Anlamasınlar diye etrafındakiler
İçinde istekler uyandırır,istekler söndürürdü
Keskin çığlıklarıyla geçen trenler
Şikâyet etmezdi çevresinden hiç
Kimine yaşlı derdi kimine genç
İçinde bitmeyen ümitleriyle o
Erkeğini bekliyordu kibar ve mert
Şeytanın günahı beklediği kadar o
Sevdiği insanı bekliyordu
O bekleye dursun ama seneler
Seneler durmadan geçiyordu
Tarihin aydınlık ve gümüş yollarında
Beklenen sevgili hiç gelmiyordu
Ama gelecek bir gün diye kız
Ümitle, inançla aşkla bekliyordu
Ama bir gün
Yaprakların sarardığı bir sonbahar gününde
Ümitleri de beraber sararmıştı
Saçlarında bir avuç beyaz görünce
Tarihin aydınlık ve gümüş yollarında
Beklenen sevgili gelmemişti
Sanki ocakta tutuşanlar onun
Kaybolan ümitleri ve bekleyişleriydi...
|