subHeader_l

 Gönül Sohbetleri - Cilt XIV                                                                   Sabri Tandoğan

 

Sevgiyi İfade Etme Sanatı

(Televizyondaki ‘Çocuklar Duymasın’ dizisi ile alâkalı konuşuluyor. Bir Gönül Dostu, Haluk karakterinden bahsettikten sonra Sayın Büyüğümüzün fikrini soruyor)


 


Sabri Tandoğan: Onu ben pek tutmuyorum yavrum. Çünkü insanları anlamaya çalışmıyor. Onun kafasında soyut insanlar var. Reel insanlar yok. Meselâ Meltem istiyor ki arada sırada bir hatırını sorsun. Arada sırada ona minicik de olsa hediyeler alsın. Bu duyan, düşünen, hisseden normal bir kadının en doğal hakkıdır yavrum. Ben meselâ kırk dört sene içinde her gün Rânâ’yı telefonla, gündüz mesai sırasında üç dört kere arardım. Ona şiirler okurdum, iltifatlar ederdim. Haluk’un hiç bu tarafları yok. Haluk senin kocan olsa sen bir ayda boşarsın. (Gülüşmeler)


Anlatabiliyor muyum, ben Haluk’u bunun için çok tutmuyorum. Güzel tarafları da var ama bu çok önemli bir şey. Yani Haluk kadın ruhundan hiç anlamıyor. Kadın ruhu beslenmek ister. Kadın ruhunun gıdası, bazılarının sandığı gibi ne kaloridir, ne vitamindir, ne şudur ne budur. Kadın ruhunun gıdası iltifattır, güzel sözdür, ilgidir, aranmaktır, hatırının sorulmasıdır. Ve en mühimi, günde en az bir kere ona “Seni Seviyorum” demektir.


Birine fazlaca seni seviyorum denirse sıkılma gibi bir şey olmaz mı?


Sabri Tandoğan: Olmaz olmaz.


Efendim, peki aynı şekilde erkeğin ruhunun gıdası var mıdır?


Sabri Tandoğan: Vardır. Güzel yemekler. (Gülüşmeler)


Şaka söylüyorum tabii.


Efendim, kitaplarınızda geçiyor, şöyle yazmışsınız, “Shakspeare diyor ki: En güzel aşk sözleri fısıldayarak söylenir.”


Sabri Tandoğan: Evet yavrum. Ben de demin onun için fısıldayarak söyledim.


  Efendim, bu sessiz söylemekte ne gibi bir hikmet var?


Sabri Tandoğan: Onda bir sır var yavrum. O söz doğrudan doğruya onun ruhuna gidiyor, kulağından evvel.


        ---Yani iyice dikkati çekiyor dinlemesi için değil mi Efendim?


Sabri Tandoğan: Tabii.


Efendim, erkek beklemez mi aynı ilgiyi? Siz günde belki üç kere Rânâ Anne’yi arıyordunuz. “Rânâ beni niye aramıyor?” dediğiniz olmadı mı?


Sabri Tandoğan: Hiç olmadı yavrum. Çünkü biliyordum ki Rânâ bütün varlığıyla, bütün ruhuyla beni seviyor. Yalnız şu var. Burada kadın erkek yaratılış özelliği var. Kadını kulaktan besleyeceksin. Bu kadına has bir şey…


—Efendim, demin yaratılış özelliklerinden bahsediyordunuz da kesildi, tamamlayamadık. Rica etsek bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?


Sabri Tandoğan: Erkek için görsellik önemli. Meselâ bazıları derler ki, “Aman benim için şişman zayıf hiç önemli değil, işte huyu güzel olsun.” filan. Bunlar edebiyat yavrum. İstisnasız her erkek için ilk aranan özellik görselliktir. Yani her erkek, anormal olmadıkça, sapık olmadıkça, her erkek şöyle dal gibi vücudu olan bir hanım ister. Bu realite yavrum. Ama bazı erkekler, her konuda olduğu gibi burada da riyakârlık yapıyorlar. “Bizim için” diyorlar “hiç görsellik önemli değil, şişman olmuş, zayıf olmuş, şu olmuş, bu olmuş.” Bunlar edebiyat. Her erkek Evliya da olsa, Peygamber de olsa, her erkek böyle incecik bir hanımı olsun ister. Kalem gibi. Bu iş böyle yavrum.


             Kadın için erkeğinin mütenasip bir vücudu olması aranan bir özellik ama şart değil. Meselâ bir kadın, göbeği olan bir erkeği de sevebilir. Bir kadın ensesi kalın bir erkeği de sevebilir. O da mümkün. Ama kadın için asıl olan, dikkat edin buna, kadın kulağından yakalanır. Onun ruhuna kulağından inilir. Güzel sözler, tatlı sözler, güzel iltifatlar. Yani özeti şu, erkek için önemli olan görsellik, kadın için önemli olan işitme.


Bir şey sorabilir miyim Efendim? Bir insanın karşı cinsten birine hayranlık duyması günah mıdır?


Sabri Tandoğan: Çok güzel bir soru. Bu sorunun cevabı ikiye ayrılır yavrum. Eğer bu hayranlık sırf onun vücuduna, bedenine, gözlerinin güzelliğine, kollarının, bacaklarının güzelliğine duyulan bir sevgiyse bu günahtır. Ama meselâ ben Sâmiha Ayverdi’ye ölesiye bir saygı duydum. Ama Allah şahittir, melekler şahittir, bir saniye aklıma başka bir şey gelmedi. Bunu Rânâ da biliyordu. Sonra Rânâ da Sâmiha Hanım’a âşık oldu. Şimdi burada ilâhi bir sevgi var. Bunları ayırmak lâzım birbirinden.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

 

Geri Dön

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]