subHeader_l

 Gönül Sohbetleri - Cilt XIV                                                                   Sabri Tandoğan

 

Selâmın İncelikleri

(Hocamızın etrafını kalabalık gören bir dost, Tatlı suyun başı kalabalık olur” diyor. Hocamız bir pınar başı gibi, testisini alan geliyor. Hocamız da cömertçe gönül kaplarımızı dolduruyor. “Sular akarken gönül kaplarınızı doldurun.” dercesine… Sohbetimiz ‘selâm’ daki güzellikler, inceliklerle başlıyor.)


Sabri Tandoğan: Selâmda bütün iyilikler, güzellikler, yücelikler gizli. “Esselam’ün Aleyküm” demek, “Bütün iyilikler, güzellikler, yücelikler senin üzerine olsun.” demektir.


Ya zel Celâl-i vel İkram” da, Allah’ın Celâl ismi vardır. İnsanların Celâl sıfatına da ihtiyacı var. Birilerinin bizi ikaz etmesi lâzım. Allah, bizi uyarıyor kendimize gelmemiz için. Şarkılarla da bize ilahi hitaplar gelir. “Her yerde sen, her şeyde sen, bilmem ki nasıl söylesem…” Yonca Evcimik, “Haddini bil, kendine gel!” diyor. Biz, Allah’ın Celâl tecellilerine karşı saygı ile edeple, incelikle, sevgiyle davranırsak, onun sonunda Allah, sınavı kazandığımız için bizi mükâfatlandırır. Bize ikramda bulunur...


—Efendim, nerede susalım, nerede konuşalım.


Sabri Tandoğan: Görevli olduğumuz zaman müdahale edeceğiz. Bir evin mensubu olduğumuz zaman, anne veya baba olduğumuz zaman, idareci olduğumuz zaman sesimizi çıkaracağız. Neden sorumluysak, onun hesabını soracağız. olarak da eşimizin gidişinde bir aksama görünce uyaracağız. Ama sesimizin tonuna dikkat ederek... Mesele, nerede müdahale edilecek, nerede susulacak, onu bilelim.


—Karar veremediğimiz bir durum karşısında nasıl davranalım?


Sabri Tandoğan: Bir manevi büyüğe danışın. Arama imkânımız yoksa  manen  danışabilirsiniz.  Gönlünüzden, “Efendim, size iltica ediyorum. Yardım edin. Nasıl davranayım? deyin. Cevap gelir. Eğer samimi olarak iltica etmişsen cevap gelir. Sessiz, sözsüz bir cevap kalbe yazılır. Telsiz gönderdiğiniz zaman, anında cevap geliyor. Algılayabiliriz. Bütün mesele bizim samimi olarak bağlılığımız. İsterse biri Kanada’da, diğeri Avustralya’da olsun cevabı gelir.


           (Sema ve hayatın ritmi üzerine sorulan bir sual üzerine Hocamızın anlattıkları…)


Manevi hayatta insan, Allah’la Peygamber’le olduğu zaman, onun mükâfatı olarak kalbine bir sevinç gelir. Sema, onun en ileri şekli. Sema’da k insanı öyle kaplıyor ki... Her zerrede Hak’kı müşahede ediyor. Nihayet dayanamıyor, dönmeye başlıyor. O dönme, kâinatın ritmine uyarak dans etmek demek... Atomlar, nötronlar, protonlar... Her atomun içinde bir raks var. Sema, kâinatın ritmine uymak demek. Van Gogh kâinattaki ritmi gördü. Tablolarında o yüzden her şey dönüyor... Gönül gözü açılmıştı. Kâinattaki ritmi görmüştü. Ona deli dediler. Akıl hastanesine kapattılar.


Nasıl Allah ile birlikte olunur?


Sabri Tandoğan: Hangi işte isen bütün nüansları ile o işe sarıldığın zaman, Allah ile birlikte oluyorsun. Yemek yerken, yalnız o yemeğin lezzetini, nasıl pişirildiğini düşünürsen Allah ile birlikte olursun. Dersini çok dikkatli dinlersen Allah ile beraber olursun. Soyutlamayacağız. Bizim en büyük noksanımız bu oluyor. Kimseyi hor, hakir görmeyelim. Yeryüzünde insan ne kadar mütevazı olursa, o kadar Allah’a yaklaşır.


Yorum yapalım mı?


Sabri Tandoğan: Yanlışları göreceksin ama orada bırakacaksın. Yorum yapma. “Allah’ım hayra tebdil eyle. diyelim.


—İnsan nasıl her an secdede olabilir?


Sabri Tandoğan: Secde namaz kılarken, Allah’a en yakın olduğumuz andır. Bunu her olayda yapınca, ‘namaz-ı daimun’ da oluyoruz. Muhabbet karşılıklı oluyor, paylaşılıyor. Bir Kutsî Hadis, “Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşır. Bana bir adım yaklaşana, Ben on adım yaklaşırım.”


—Nafile ibadet nedir?


Sabri Tandoğan: Nafile ibadet; gecenin bir saatinde kalkacaksın, abdest  alıp  gece  namazı kılacaksın,  dua edeceksin. Gece kervanlar geçer. Belli olmaz, siz namaz kılarken kervancı başı sizi alır götürür.


(Sevgimizi içimizde büyütelim…)


Münir Bey diyor ki, “Bir kimse sever de, bu sevginin büyüklüğünden, yüceliğinden ölürse, o kişi şehit olur. Şekspir, “Aşkınızı kimseye söylemeyin, kendinizden bile gizleyin. diyor.


Allah rızası için, karşılıksız yapılan iyilikler bir anlam, güzellik, ihtişam kazanıyor. Bir yerden on para ücret alırsan, işin güzelliği kalmıyor.


—Efendim, insan kendi problemlerini çözebilir mi?


Sabri Tandoğan: Mum dibine ışık vermez. Hiçbir insan kendi problemlerini kendi çözemez. En büyük doktor bile kendi hastalığını iyileştiremez. Hiç bir insan, kendi manevi hastalıklarına şifa bulamaz. İnsanın zehrini yine insan alıyor. İnsan kendi düğümünü kendi çözemiyor. Bu toplantılar, bir aşk toplantısı... Peygamber aşkından bir kıvılcım verebilirsem, ne mutlu bana...

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

 

Geri Dön

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]