Söylenenleri hatırlamaktan çok anlamaya çalışın. Anlam sözcüklerde değil, insanlardadır. Anlama becerimiz ne kadar artarsa, o kadar iyi bir dinleyici oluruz. Konuşurken, dinlerken hemen yargıya varmayın. Bırakın, karşınızdaki tamamen, sonuna kadar, aşkla dinlendiğini bilsin. Asıl amacını anlamaya çalışın. Bu sabrı gösterin. Karşınızdaki tamamen, sonuna kadar, aşkla dinlendiğini bilmelidir. İyi bir dinleyici olmak için hiçbir zaman vakit geç değildir.
Yargılamayın, dinleyin ve anlamaya çalışın. Biz insanları anladığımızı sanıyor, hemen hükmü veriyoruz. Ne kolay iş.
“Anladım, imkânsız şey, bir insanın başka bir insanı anlaması...” diyor Attila İlhan. Bırakın başka insanları, acaba biz kendimizi tanıyor muyuz? Anlıyor muyuz?
Önemli olan yeryüzündeki bir kum tanesinden, gökyüzündeki Samanyolu’na kadar, bütün bir kâinatı, Muhammedî bir aşkla kucaklamaktır. Allah’ın yarattığı her şey güzeldir. Evrende fonksiyonu olmayan hiçbir zerre yoktur. Ne ki vardır, yaratılmıştır, bilelim ki bir işleve sahiptir. İş onu bulup çıkarabilmektir. Ne olur itiraz etmeyin. Allah, abesle iştigal etmez.
Eğer söylediğin, güzelliğin şarkısı ise, çölün ortasında tek başına olsan bile, bir dinleyenin muhakkak bulunur. Gözlerini gerçekten açıp bakarsan, bütün görüntülerde kendini görürsün. Kulaklarını açıp dinlersen, bütün seslerde kendi sesini duyarsın. Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim. Gerçek hükümdar, tahtını dervişin yüreğinde bulandır. Yalnızca yüreklerinde giz taşıyanlar, yüreklerimizin gizlerini okuyabilir.
Herkes, âleme kendi gözlüğü ile bakar. Yunus,
“Hiç kimse bilmez bizi
Biz ne işin içindeyiz”
der ve ilâve eder, o müthiş sözünü:
“Seni deli eden şey, yine sendedir sende...”
Bir Allah dostu, “Yalnız bir kere dilim tutuldu: Bir adam bana, ‘Sen kimsin?’ diye sorduğunda.” diyor.
Çok şeye sahip olan değil, Allah rızası için çok veren zengindir. Sevgi, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele, herkesin tadabileceği bir duygu değildir. Sevmek bir sanattır. Yalnız kitap okumakla, fakülteler bitirmekle insana ulaşılmaz. İnsanı adam eden, insanı insana ulaştıran yine insandır. Kimse, tek başına, dağlara çıkıp inzivaya çekilerek, olgunluğa, kemâle varamaz. Çok ilginçtir. Bir rehberin ışığı olmadan, burnunun dikine gidip, melekleşmek isteyenlerin, bazen ne yazık ki hayvanlaştıkları görülüyor. Yalnız akılla insan tekâmül edebilseydi, Cenâb-ı Hak, Peygamberlerini, onların varisleri olan velîlerini göndermezdi. Gerçek şu ki, ilâhi vahyin ışığı olmadan insanlar huzuru, mutluluğu bulamıyorlar. 19. Asrın büyük zekâsı Nietzche başını tımarhanenin duvarlarına vurarak öldü. O korkunç zekâsı, dev kültürü ona yetmedi. Ateist Jean Paul Sartre “Başkaları cehennemdir.” diyerek, karanlıklar içinde öldü. Çok rica ediyorum. Bir kişi gösterin, Peygamberimizi kabul etmeden, önünde saygı ile eğilmeden, huzuru, mutluluğu, ışığı bulmuş olsun...
İnsanlarda iyi yönler arayın. Mutlaka bulursunuz. İnsan gönlü ışıktan billura benzer. Işıkla dolunca ışıktan fark edilmez.