Sayın Savtekin Bey,
28.2.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, beş yaşında idim. Bir gün babamın bir arkadaşı misafir geldi. Elini öptüm, hoşgeldiniz dedim. Beni sevdi, beş kuruş verdi. Düşündüm, bu parayla ne yapabilirim dedim. Aklıma kitap almak geldi. Kitapçıya gittim. Tezgahtaki kitapları inceledim, mavi beyaz kaplı bir kitap beni çekti. Üzerinde Yunus Emre Divanı yazılıydı. Fiatı beş kuruştu. Misafir amcanın verdiği parayı uzattım, kitabı aldım. O gün bugün her gece Yunus okurum. Bu yaşa geldim, okumaya doyamıyorum. Her okuyuşta ayrı bir zevk, ayrı bir heyecan duyuyorum. Ve Yunus’u büyük bir aşkla seviyorum. O kainatın en büyük şairi. Öyle mısraları var ki, insan yüz elli sene yaşasa her gün okusa yine de doyamaz:
“Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar.”
“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”
“Aşk gelicek cümle eksikler biter.”
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ide bir söz.”
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.”
“Yunus Emre der hoca
İsersen var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir”
“Tehi görme kimesneyi, hiç kimesne tehi değil.”
“Yunus bir haber verir, işidenler şad olur.”
“Gören göz değil, gönüldür.”
“Kendine ne sanırsan ayruğa da onu san.”
“Ayruk yüze nice bakar, dost yüzünü gören kişi.”
“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.”
“Ben gelmedim dava için,
Benim işim sevi işi.
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim”
“Hakkı gerçek sevenlere, cümle alem kardeş gelir.”
gibi mısraları insan bir ömür boyu her gün okusa yine doyamaz. Ne olur, ıvır zıvırı bırakalım, Cem Yılmaz gibi, Recep İvedik gibi yaratıkları bırakalım, Yunus’a koşalım. O, yedi miltyar insanı her an kucaklamaya hazır...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Adı Yunus olan, okyanus Yazan Savtekin
Cvp: Adı Yunus olan, okyanus Yazan Sabri Tandoğan