Sayın “Öğrenci”,
28.2.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, büyük bir samimiyetle, içtenlikle iç dünyanı satırlara geçirmişsin. O kadar güzel yazmışsın ki okumaya doyamadım. Ne güzel. Seni okurken aklıma Rabia Hatun’un mısraları geldi:
“Pâyın sadası gelse de sen hiç gelmesen
Men beklerem kıyamete dek, vuslat istemem.”
Japon dilinde küçük, basit, önemsiz kelimeleri yok. Onların nazarında her şey önemli. Bu düşünceye tamamen katılıyorum. Gerçekten bir kum tanesinin sırrını çözebilseydik, kainatın sırrını da anlamış olurduk diyor Einstein. Bazan küçücük bir hareket bir insanı ebediyyen kırabilir, incitebilir. Necip Fazıl “Bir Adam Yaratmak” isimli eserinde
“Kadınla erkek arsında öyle hassas bir cazibe muhiti var ki en olmayacak sebeplerle bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır. Artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemez.”
diyor. Bu hayatı öyle özenle, öyle dikkatli yaşamak mecburiyetindeyiz ki bir gün gelecek ağzımızdan çıkan her kelimenin, bedenimizden sadır olan her hareketin hesabını vereceğiz. İşte o güne hazır olmalıyız.
“Miskin Yunus, sen seni bir adam mı sanırsın
Halini, mikdarını bil derlerse ne dersin?
Yoğ ise âmâlimiz, fayda vermez malımız
Kabirde sualimiz, ver derlerse ne dersin?”
Sevgili öğrenci, birbirimiz için dua edelim. Allah, Rahmandır, Rahiymdir. İnşallah bizlere de rahmet elini uzatır.
Selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanı ile...
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Kabirde sualimiz ver derlerse ne dersin?” Yazan "Öğrenci"
Cvp: “Kabirde sualimiz ver derlerse ne dersin?” Yazan Sabri Tandoğan