Sayın Merve Hanım,
15.3.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, senelerce, senelerce evveldi. Bir gün bir komşumuzun kızı geldi. Kocasından ayrılmak istediğini söyledi. Anlattıklarına göre evlilikleri çekilmez bir hal almıştı. Dedim ki “Aman kızım, geçinecekse efendi gibi geçin, ayrılacaksan efendi gibi ayrıl.” Ve Ümit Yaşar’ın bir mısraını söyledim:
“İnsan ayrılırken ile büyük olmalı.”
Aradan bir hafta geçti. Bu kızcağız çıkıp geldi. “Efendim,” dedi, “söylediğinizi aynen yaptım. Bir kağıt aldım, itina ile Ümit Yaşar’ın mısraını yazdım, “İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.” Bende ikinci bir anahtar vardı, evimize gitti, elime bir demir çubuk aldım, ne kadar abajur, avize, cam, çerçeve, televizyon varsa hepsini kırdım. Sonra o kağıdı masanın üzerine bıraktım. Sözünüzü tuttum efendim, ayrılırken bile büyük oldum.”
İşte böyle kızım. Siz ne derseniz deyin, karşınızdakinin anlayacağı kadar söz söylemiş olursunuz. Bir İngiliz atasözünde “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir” deniyor. Bir insan birtakım gerçekleri görmek istemiyorsa, anlamak istemiyorsa yapılacak hiç birşey yoktur.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“İnsan ayrılırken bile büyük olmalı” Yazan Merve
Cvp: “İnsan ayrılırken bile büyük olmalı” Yazan Sabri Tandoğan