Sayın “Muamma”,
26.9.2006 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, burada kız arkadaşın tamamen haklı. Yerden göğe kadar haklı. Zaten senin sağlam, istikrarlı bir işe kavuşmadan evlenmek amacıyla da olsa bir genç kıza yaklaşman doğru değildi. Kabul etmeyebilirsin, ama benim düşüncem böyle. Hayatta herşey sırayla olur. Ben de önce tahsilimi tamamladım, askerliğimi yaptım, bir işe girdim, ondan sonra sıra evlenmeye geldi. Şimdi o kızın durumunu düşün, ailesine gidecek ben böyle böyle bir erkekle görüşüyorum, beni seviyor diyecek. Ailesi soracak, “kızım iyi güzel de bu çocuğun işi ne?” O zaman o kız ne cevap verecek? Onu o zor durumda bırakmaya kimsenin hakkı yok, senin de olamaz. Eğer o, görüşmeyi bir yerde noktalamak istiyorsa haklıdır. Tamamen haklıdır. Lütfen olaya duygusal açıdan bakma. Bu gibi durumlarda akıl çok önemli. Hayatın bazı alanları var ki orada ne kadar duygulu olursak olalım, akılcı olmak zorundayız. Öyle o kızla evlenemezsem ölürüm, intihar ederim düşüncelerinden ben hiç mi hiç hoşlanmam. Ne oluyoruz yerli film mi çeviriyoruz? Sen iş aramaya devam edersin, güzel bir işin olur, helal bir kazancın olursa o kıza döner “eğer arzu ediyorsan kaldığımız yerden devam edebiliriz” dersin. Sonra lütfen şunu unutma, sen inançlı bir insansın, Allah nasib ettiyse ona hiç kimse yeryüzünde engel olamaz. Nasib değilse yapacak birşey yok. Lütfen olaylara objektif olarak bak, evlilik çok ciddi bir olay, bana göre hayatın en önemli olayı. Birtakım donanımlara sahip olmadan birtakım statüleri kazanmadan evlilik yoluna gitmek bence çok ama çok yanlıştır. Affedilmez bir hatadır. Bir şair, “Memlekete kıymayın efendiler” diyordu. Ben de diyorum ki ne olur evliliğe kıymayalım. Öfkeyle oturan zararla kalkar. O çok hassas, çok ince, çok kırılgan bir durum. Eğer olaylara tarafsız bir gözle objektif olarak bakma alışkanlığını kazanmamışsan bu sözlerim sana pek yavan gelebilir. Ama ne yapalım ki hayat katıdır, serttir, acıdır. Hayatta aklın yeri ayrı, gönlün yeri ayrıdır. Dünyanın en büyük yazarlarından Shakespeare: “insanın kendisine yapacağı en büyük kötülük duygularıyla aklının arasına fesat sokmaktır” diyor. Bazı kimseler duyguyu kaldırarak yalnız akılla yaşanacağını söylüyor. Bence çok yanlış bir düşünce. Ne yalnız akıl ne yalnız duygu. Hem akıl, hem duygu ama yerine göre, zamanına göre. Akıllı bir ev hanımının mutfağında çeşitli baharatlar bulunur, onları yerine göre, zamanına göre kullanır. Mesela tarhana çorbasına tarçın koyarsanız o çorba içilmez, sütlacın üzerine karabiber dökerseniz o canım sütlaç berbad olur. Hayat da öyle yavrum, yerine göre, zamanına göre hareket etmek, mesele burada.
Gelelim iş konusuna; tahsilin nedir? Aradığın iş nedir? Hiçbir bilgi vermiyorsun. Ben şahsen bu konuda da çok üzülüyorum. Pek çok erkek hem de sağlıklı, aslan gibi erkek, postu kahvelere seriyor, miskin, uyuşuk oturuyorlar. Kesinlikle bu duruma karşıyım. İş yoksa insan o işi kendi kuracak. Ama aileden gelen o burnu büyüklük, o pis gurur, kibir yok mu, herkesin gözü yükseklerde. Bir gün birisi (gençliğini kahve köşelerinde çürüten birisi) bana gelmiş dert yanıyordu. “Niye dedim kendi işini kendin kurmuyorsun?” Ne yapabilirim dedi? “Senin yerinde ben olsam dedim evde poğaça yaparım, börek yaparım, kurabiye yaparım çarşıda pazarda, işyerlerinde satarım” dedim. O kadar hayret etti ki, ama dedi “ben tanınmış bir ailenin çocuğuyum, elalem ne der, ailem ne der, konu komşu ne der?” İşte yavrum, ben bu zihniyete tamamen karşıyım. Bu pis, bu uyuşuk, bu gerileten zihniyetten nefret ediyorum. Hayatta önemli olan alnının teriyle, mertçe, yiğitçe mücadele ederek ekmeğini kazanmaktır. Geriye kalanı sadece palavradır, rezilliktir. Bir gün birisi Peygamber Efendimiz’e gider, işsiz olduğunu, ekmeğini kazanamadığını söyler. Resulullah Efendimiz, “Niye gidip dağdan kopan ağaçları toplamıyorsun, onları şehre getirip satmıyorsun?”. Aradığın iş nedir, tahsilin, becerilerin nedir, onları yaz ki belki ben belki sitemiz mensuplarından birisi sana yardımcı oluruz. Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, belki bunlar seni memnun etmeyecek, belki kızdıracak, orasını bilmem. Ama benim kanaatlerim bu. Sana hayırlı günler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İş bulamazsam sevdiğim kızı kaybedeceğim Yazan Muamma
Cvp: İş bulamazsam sevdiğim kızı kaybedeceğim Yazan Sabri Tandoğan
Cvp: Cvp: İş bulamazsam sevdiğim kızı kaybedeceğim Yazan Muamma; 9/29/2006 12:12:54 PM
Cvp: Cvp: Cvp: İş bulamazsam sevdiğim kızı kaybedeceğim Yazan Sabri Tandoğan; 9/29/2006 12:13:44 PM