Sevgili Üstâdım Sabri Bey ve Çok Sevgideğer Dostlar,
Belki de tarih boyunca misli görülmemiş imkânların dünyanın en ücrâ köşesine kadar ulaştığı bir çağda varlık bulmuşuz.
İmkân bolluğu ile imkân yokluğunun bir arada, tepe ile dipin yanyana olabildiği ve bu yüzden şüphelerin, kaygıların, korkuların herkese bir şekilde ve bir miktar bulaştığı bir çağ....
Maalesef, kaygılarla ve korkularla mücadele için özümüzden çok uzak, bize çok yabancı ilkesizlikler-ilkellikler "yeni değerler" olarak sinsice sunuluyor...
Bunların müşterisi olmasak bile, farkına varmadan bizlere satış ve servis yapılıyor... Bâzen bilerek, bâzen aldanarak ve bâzen hiç bilmeden "alıcı" oluyoruz.. İşte bu "alış-veriş" arasında "Sırâtı Müstakıym"e uzak düşen bir değişime uğruyoruz.. Neden değiştiğimizi bilmeden ve nereye varacağımızı bilmeden değişiyoruz... Bize yazık ediyorlar ve kendimize yazık ediyoruz...
Bu yüzden "günün adamı" oluyoruz ve fakat "hakikatin adamı" olamıyoruz... O yüzden, "dün dündür, bugün bugündür" diyenler kervanına katılmak bizlere zül gelmiyor...
Acaba diyorum; bu imkânlar çağında, sene 2009'da Hz.Muhammed (A.S.) aramızda olsaydı, çağdaşımız olsaydı, hâlimiz ne olurdu??
Bugün, kendi İslâm'ından memnun görünen müslümanlar olarak O'ndaki İslâm'ı nasıl yorumlardık.. Yoksa, vicdanla cüzdan arasında sıkışanlar gibi, gün ile hakikat arasında sıkışanlardan mı olurduk?? Resulullah'daki hakikat, acaba değişken kabullerimize kıyasla bizlere nasıl görünürdü??
Evet, Efendim; Çiğdem Hanım'ın sizden alıntı yaparak aktardığı o güzellikler içinde bir söz var ki bize ziyâdesiyle tesir etti...
"Günün adamı değil, hakikatin adamı olmalıdır.. Gün değişir; hakikat değişmez.."
Gönülden Selam ve Saygılarla,
Kardan Adam
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Nereye gidiyoruz? Yazan "Kardan Adam"
Cvp: Nereye gidiyoruz? Yazan Sabri Tandoğan