Sayın “Kardan Adam”,

28.3.2009 tarihli mailinizi aldım.

Efendim, lütfedip gönderdiğiniz mail çağımızın en büyük hastalığını ne güzel ortaya koyuyor. Ve her zamanki gibi bir gerçeği oya gibi ne güzel işliyorsunuz.

Gerçekten efendim, çağımızın en büyük hastalığı bu. Bizler ne yazık ki kılavuzu karga olanlar gibiyiz.  Kılavuzlarımız “dün dündür, bugün bugündür” diyerek bizleri hakikatten uzaklaştırmakta, günün adamı yapmaktadır. Şaşkın ördek gibi dolaşıyoruz. Dostlar ‘kitap fuarı var’ dediler. Gittim. Utançtan yüzüm kızardı. Kitap fuarına varmadan önce bir çileli yürüyüş başlıyor. Önce bir upuzun bir tıkınma  çadırı. Sağda ve solda rezil gibi kokular arasında mütemadiyen tıkınan binlerce insanın içinden geçiyorsunuz. Hafta içinde bir İngiliz arkadaşım beraber fuara gidelim demişti. Ve onu kibarca atlatmıştım. Çok iyi etmişim. Herhalde dünyanın hiçbir tarafında bu kadar rezil, bu kadar adi, bu kadar pespaye kitap fuarı açılmaz. O kokular birbirine karışıyor, nefes bile alamıyorsunuz. Ortada incecik, daracık bir geçit. Onu da tam orta yerde durup gevezelik eden kadınlar, erkekler dolduruyor. Güçlükle, ite kaka yol alıyorsunuz. Bazı kimseler tam çağdaş. Rüyada gibi, uykuda gibi üstünüze üstünüze geliyorlar. Fuarın bir merdivenleri var. Acaba diyorsunuz bu merdivenler eski Yunan’dan mı kaldı, eski Roma İmparatorluğundan mı? Sadece utanç veriyor. Dokuz günlüğüne kitap fuarı mı olur? Bu dokuz gün için fuar idaresi inanılmayacak kadar yüksek ücretler alıyorlar. Giriş için para kesiliyor. Demek ki günümüzde modern Deli Dumrullar da var. Peki ne oluyor bu toplanan paralar? Bu rezil, bu utanç verici fuarı hazırlayanlara sadece teessüflerimi sunuyorum. Acaba Hazret-i Adem’den bu güne kadar böyle kötü, böyle berbad, morg müdürlüğü bile olmayacak kadar rezil, kepaze başka bir kültür merkezi var mıdır? Yemin ederim ki yoktur. Onu yapan mimarın ... . Ya onu kabul edenlere ne demeli?

İşte efendim, içinde yaşadığımız pislikten, görgüsüzlükten, ilkellikten minicik bir kesit. Olay beni o kadar üzdü ki gece hiç uyuyamadım. Hiç uyunmamış bir gecenin içinden size bu satırları yazıyorum. Allah cümlemizin yardımcısı olsun.

Selamların, sevgilerin, saygıların en içten geleniyle.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :