Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bilmem diyen öğrenir, bilirim diyene ne verilir?
Gönderen : Nergis
Tarih : 4/1/2009 11:08:34 PM


 


      Çok Kıymetli Babacığım,


Davranışların, davranışlardaki en ufak nüansların, nezaket, saygı ve sevginin, minicik bir mimik veya ses tonundaki güzelliğin bir insanı elinden tutup cennet bahçelerine götürebileceğini fark etmeye başladığımız bir ortam olmuştu "Çarşamba Sohbetleri"... Bir kere dahi bu sohbetlerden birine dâhil olup da bunu fark etmeyen insan yoktu herhalde. Çarşamba Sohbetleri edebin, saygı ve sevginin, kardeşliğin boy boy filizlenip çiçek açtığı müstesna bir ortamdı. Edebi yaşayan insanların güzelliğini, siz kıymetli büyüğümüzün ve gerçek bir hanımefendi olan kıymetli annemiz Rana Hanımefendinin şahsında bu toplantılarda sezmeye başlamıştık. O günlere duyduğum derin özlem her gün biraz daha büyüyor. Bütün bu güzellikleri yaşamak  Allah'ın bir lütfuydü.


      Bu derin özlem duyguları içinde bu toplantılarda tutulan notlardan bir avuç inci ile sözü size bırakmak istiyorum sevgili Babacığım. En derin saygı ve sevgilerimle mübarek ellerinizden öpüyorum.


 


SAYIN SABRİ TANDOĞAN’IN SOHBETLERİNDEN CÜMLELER


"Hiç bir insan yalnızlığını taşıyacak kadar güçlü değildir"


“İnsanların kıymetini bilelim. Münir Bey bir sohbetinde "Şu gök kubbenin altında seni sevecek bir göz ara" demişti. Bu söz beni her zaman titretir. Sevilmeyen bir insanda şahsiyet gelişmez. Allah kimseyi yalnız bırakmasın. Mevlana bile olsan yalnız yaşayamazsın. Hasta olunca ziyaretine gideceğiz, cenazeye gideceğiz, baş sağlığı dileyeceğiz.”


“ "Benim şeyhim vefat etti, ben kimseye bağlanamam " demek yanlıştır. Aman siz siz olun sizi sevenlerin kıymetini bilin, onların peşini bırakmayın. Mevlana bile Şems'ten sonra Zerkubi Hazretleriyle dostluk kurdu.”


-Hiç kimse yalnızlığını taşıyacak kadar güçlü değildir derken taşınan nedir efendim?


“Yalnız kalınca insan nefsiyle baş başa kalıyor. Zamanın kutbu da, gavsı da olsa fıtratı gereği insanlar tarafından sevilmek ister. Resulullah Efendimiz Hz. Hatice’ye "Beni örtün" dedi. Örtüden maksat ”Beni ört, Bana annelik et” demektir, “senin sıcaklığına ihtiyacım var” demektir. Allah da sevilmek istiyor: “Kulum Bana bir adım gelirse Ben ona on adım giderim” buyuruyor.   


Her varlık kendini tamamlayacak varlıklarla birleşmek ister. ”Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrım” diyor Allah-ü Teâlâ Zül Celal Hazretleri.


Beşeri münasebetlerde ister istemez insanları kırabiliriz daima af kapısını açık bırakıp helallik  dilemeliyiz. Yatmadan önce "Beni kıran beni ağlatanlara da hakkımı helal ediyorum." demeliyiz. Peygamber değiliz ama O'nun yolundayız, O’nun yolunda gitmeliyiz. Öyle olmazsa O’nun boyasıyla boyanmış olmayız. Yoksa "ben sana hayran sen cama tırman"olur.


"Efendim, filan bana kötülük etti". Demek ki Allah seni o kuluyla imtihan etti. Allah istemeden kimse kimsenin kalbini kıramaz. Şemsettin Yeşil merhum, köprüden geçiyormuş. Mahallenin imamı Şemsettin Yeşil Hazretlerine bozulurmuş. Haydutun birine: “Sana üç altın vereceğim ensesine tokat atarsan” demiş. Şemsettin Yeşil Hz. tokadı atan zata dönüp bir bakınca o kişi “Ne bakıyorsun öyle, biraz evvel her şey Hak’tan diyordunya camide” demiş. Şemsettin Yeşil Hazretleri de demiş ki, “Ben, acaba Allah hangi itin eli ile attı bu tokadı diye bakıyorum.”


Ruh sağlığının bir nevi sigortasıdır affetmek, bağışlamak. Bağrımızı Karacaahmet mezarlığına döndürmeyelim. Birileri seni sevmeyecek, birileri birilerini hor ve hakir görecek… Bize düşen hepsini affetmek.


İnsanlarla ilişkilerini düzeltmeyen, maneviyat yolunda bir adım ilerleyemez. İlla insan, illa insan… Velev ki bir sehpanın ayağına bile çarpsak özür dileyelim.


Kul hakkının yeri o kadar büyük ki Allah-ü Teâlâ “kul hakkıyla gelmeyin, onu Ben bile affedemem” diyor.


-Efendim, görme olayı Allah vergisi midir yoksa manevi eğitimle kazanılabilir mi?


Görme işi bir insanı zahiriyle batınıyla tamamen görmek demektir. Allah vergisi olduğu kadar, o zatın gayreti, aşkı da önemlidir. Hayat o kadar enteresan ki herkes her şeyi göremiyor. Mesela senelerce Nazım Hikmet ve Necip Fazıl’ın şiirleri edebiyat kitaplarına giremiyordu. Oysa ikisi de çok değerli şairlerdir. Bize düşen imkân nispetinde görmeye çalışmaktır. Mona Lisa tablosunda insanı aşan, sır dünyasına giren gizli güzellikler var. Yaklaştığın zaman başka, yandan başka, karşıdan başka şeyler algılanıyor. Münir Derman Hazretlerini çevresindekiler görmüş müydü mesela? Bence görebilenler çok azdı.


“Kur’an-ı Kerim okunurken o anda o ayetler bize indiriliyormuş gibi dinlemeliyiz.”


 "Allah'a giden en kısa yol insana hizmetten geçer."


SABRİ TANDOĞAN


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Bilmem diyen öğrenir, bilirim diyene ne verilir? Yazan Nergis
Cvp: Bilmem diyen öğrenir, bilirim diyene ne verilir? Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]