Sayın “Kardan Adam”,
8.4.2009 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, size tekrar kavuşmak beni ne kadar mutlu etti bunu ifade edecek kelime bulamıyorum. Öyle önemli bir konuya değinmişsiniz ki bugün ne vazifeden doğan ahlak var, ne de kalpten gelen ahlak. Bugün insanlar resmen paraya tapıyorlar. Daha küçük yaştan itibaren ailede hergün para kavgası yapılıyor. Okulda para, sosyal hayatta para... Zenginler herşeye sahip oluyor. Vakit Gazetesi yazarı olan bir kimseye bir kadının kızına dokundu diye kıyametler kopartıldı. Nerdeyse linç edilecekti. Bazı çağdaş hanımlar meydanlarda mitingler yaptılar, kıyametleri kopardılar. Ama aynı günlerde bir motosikletli sapık vardı. Operacı. Düzinelerle kızın ırzına geçti. Bir tek gazetede bir tek satır çıktı mı? Bir tek televizyon kanalı bir tek dakika bahsetti mi? Çünkü zengin çocuğu idi. Onyedi yaşında bir genç kızı parça parça doğrayıp gitar kutusuna koyup çöpe atan katil bulundu mu? Çünkü katil zengin bir ailenin çocuğu idi.
Yaz geceleri Bağdat Caddesinde çılgın motosikletliler geçer. Öyle çılgın, öyle anormal sesler çıkarırlar ki hamileler çocuklarını düşürür, yaşlılar kalp krizi geçirirler. Bunlara kimse ilişmez. Çünkü onların hepsi zengin çocuğudur. Onların dokunulmazlığı vardır. Bütün bunlar insanları bir noktada birleştiriyor. Paraya sahibolan herşeye sahiboluyor. Ne yazık ki günümüzün realitesi bu. İster kabul edin, ister etmeyin. Artık manevi duygudan mahrum insanlardan işlerine karşı bir saygı, bir dikkat beklemek nafile. Akılları başlarında değil ki. Rahmetli annem, “Akıl olmayınca fikir neylesin, Abdi karıyı dövmüş, Bekir neylesin?” derdi. İşine saygıyla, edeple, hassasiyetle eğilmek bir aşk ve iman işidir. İmandan mahrum insanlardan bunu beklemek abestir. Bu iş böyle efendim. Gün geçtikçe kabalaşıyoruz, gün geçtikçe güzelliklerimizi kaybediyoruz. Edepten, incelikten, zarafetten, hassasiyetten uzak bir kimseye nasıl insan diyebiliriz?
Rahmetli eşim Rana Hanım, inanılmaz güzellikte yemekler yapardı. O da ben de misafiri çok severdik. Bir gece misafirler yemek yerken hayran kalmışlardı. Bir misafir "Bunun sırrı nedir?" diye sordu. Rahmetli Rana Hanım, “Ben,” dedi, “yemeği her yapışta daha güzel yapmak isterim. Bir yemek öbür yemekten daha güzel olmazsa üzülürüm.” Rahmetli birgün şehriye çorbası yapmıştı. Onun güzelliğini unutamayacağım. Bir şehriye çorbasını bile daha güzel yapabilmek için yıllarca uğraşmıştı.
Muhterem efendim, aşk ve imanın olmadığı yerde hiçbir şey olmuyor. Herşey anlamını kaybediyor. Allah sonumuzu hayır getirsin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Aşkın ve imanın olmadığı yerde güzel olan, asil ve değerli olan hiçbirşey olmaz Yazan "Kardan Adam"
Cvp: Aşkın ve imanın olmadığı yerde güzel olan, asil ve değerli olan hiçbirşey olmaz Yazan Sabri Tandoğan