Sayın Cihan Mert,
11.4.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, cevabın beni mutlu etti. Allah senden razı olsun.
Değerli yavrum, bu arada şunu söylemek isterim. Kainatta en değerli olan “zaman” kavramıdır. Trilyonlar biraraya gelse insanın bir saatini geri getiremez. İyi bilelim ki inanan insanların her dakikası çok kıymetlidir, çok değerlidir. Bizim inançsızlarla, münkirlerle kaybedecek bir dakikamız yok. Kur’an-ı Kerim’de Asr Suresinde “Andolsun asra ki bütün insanlar hüsrandadır. İnananlar, inançlarına göre yaşayanlar, birbirlerine sabrı ve Hakkı tavsiye edenler müstesna.” Buyruluyor.
Kafirun Suresinde: “Gul ya eyyuhel kafirune...” diye başlayarak “Küfür ehline söyle, ben inanmam sizin inandıklarınıza, siz de inanmazsınız benim inandıklarıma. Benim inancım bana, sizin inancınız size” buyruluyor.
Değerli yavrum, Rahmetli Hocam Münir Derman Hazretleri “Aman” derdi, “münakaşadan kaçının.” Bugüne kadar münakaşadan kimse birşey kazanmadı. Çünkü münakaşada çarpışan nefislerdir. Azgınlaşan bir nefsi, siz ne derseniz deyin, ikna edemezsiniz. Asaplar gerilir, kırgınlıklar ortaya çıkar. Ama bir sonuca varılmaz. Yine herkes bildiğini okur. Geriye sadece çirkin negatiflikler kalır.
Sevgili yavrum, kaybettiğimz zamana değer mi bütün bunlar? Bırakalım münkirler rezilliklerinde devam etsinler. Zamanımız o kadar kıymetli ki. Ben yetmişbeş yaşıma geldim, hayatımda kimseyle münakaşa etmedim. Bana ne efendim, inanan inanır, inanmayan inanmaz. Hepsi o kadar...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan