Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Görenedir görene, köre nedir köre ne?
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 4/14/2009 12:19:23 PM


Sayın Eşref Bey,


14.4.2009 tarihli mailinizi aldım.


Kıymetli yavrum, pek çok kimse gibi sen de yanılıyorsun. Herkesin ayrı bir dünyası var. Şeyh Galip:


“Hoşça bak zatına kim, zübde-i alemsin sen”


diyor. Bir resim sergisine gidelim, üçyüz kişiye o resim sergisini gösterelim. Fikirlerini alalım, üçyüzü de ayrı şey söyleyecek. Herkesin görüşü, bakışı, değerlendirişi birbirinden farklı olacak. Çünkü Allah insanları öyle yaratmış. Ama ne yazık ki insanlar bunun farkında değil. Kendilerini küçük görüyorlar, hakir görüyorlar, hor görüyorlar. Oysa Allah seni milarlarca insandan farklı yaratmış. Senin kendine göre bir dünyan var,  duyguların var, düşüncelerin var. Hayattan yakaladığın çok ince tesbitler var. Ama sen omuz silkiyor, adam sende, benim yazdığımdan ne çıkar diyorsun. Vaktiyle Hollandalı bir zengin kadın macera olsun diye bir randevu evi açar. Bir taraftan evi çalıştırır, bir taraftan gördüklerini, yaşadıklarını kaleme alır. Çok ilginç bir kitap çıkar ortaya. Bir zamanlar Avrupa’da en çok satan kitap olmuştu. Evet, zahiren adi, şerefsiz, alçak bir kadın. Canım, bırak şu pis kadını, ondan insanlara hayır mı gelir. Arkasından küfürler, hakaretler, beddualar... Bunların hepsi tamam, doğrudur, haktır. Ama bir de olaya başka bir gözle bakalım. Onun yakaldığı tesbitleri, insan tiplerini, hastaları, manyakları bir psikolog, bir sosyolog, bir tabip gözüyle inceleyelim. Fevkalade enteresan noktalar göreceğiz. Ve cinselliğe düşkünlüğün insanı ne kadar adileştirdiğini, basitleştirdiğini hatta iğrençleştirdiğini müşahade edeceğiz. Keşke bir çöpçü, bir mahalle bakkalı, bir karakoldaki polis hatıralarını yazsalardı. Ne ilginç kitaplar ortaya çıkardı. Olay bu yavrum. İnsan gitsin, onbeş dakika Kızılaya’da gezsin, öyle ilginç noktalar yakalayacak ki bir kitapta, iki kitapta onları sıralayamaz. Vaktiyle bir Fransız yazarı bir sabah kalkar kahvaltısını yapar, deniz kenarında yürmeye başlar. Gördüğü güzellik onu büyüler. Yerden minicik bir kum tanesi alır, onu eve götürür, çalışma masasının üzerine koyar. Ve sonra o kum tanesinin kendisine düşündürdüklerini yazmaya başlar. Fransız nesrinin en güzel örneklerinden biri ortaya çıkar. Herşey bunun gibi yavrum. Önemli olan görebilmek, herkes bakıyor ama herkes göremiyor. Gençliğimizde bir söz vardı. Dikkatsiz, uyanık olmayan insanlar için “Öküzün şimendifere baktığı gibi bakıyor” derlerdi. Rilke, yazdığı kitabında bu görme olayı üzerinde çok durur ve “Görmeyi öğreniyorum” der. Görme olayı o kadar önemli ki bütün kitap bu görme olayı etrafında geçer. Ben, Rilke’nin bu kitabını ikiyüz kere okudum. Yine de doyamadım. Kısmet olursa bugünlerde yine başlamak istiyorum. Yunus, “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır” der. Lise yıllarımdan beri bu mısraı binlerce kere okudum. Pek çok defa düşündüm. Hala derinliğine varmış değilim. Eğer görmesini öğrenirsek bütün kainat muhteşem bir kitap gibi önümüze açılır. Rahmetli Azize Anne’nin çok kullandığı bir söz vardı: “Görenedir görene, köre nedir, köre ne?”


Değerli yavrum, ben de senden rica ediyorum. Lütfen görmeyi öğrenmeye çalış. Ve kimsenin göremediği güzellikleri bizimle paylaş...


Selam, sevgi ve saygı ile.


 


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Görenedir görene, köre nedir köre ne? Yazan Eşref
Cvp: Görenedir görene, köre nedir köre ne? Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]