Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,
10.4.2009 ve 17.4.2009 tarihli maillerinizi aldım.
Kıymetli yavrum, büyük emek sarfıyla sohbetlerde notlar almışsın. Sonra onlardan güzel bir kompozisyon meydana getirmişsin. İyi güzel de benim hayatım buna değer mi? Ben sıradan, basit, kendi halinde yalnızlığını yaşayan bir insanım. Maşaallah en ince ayrıntılara bile dikkat etmişsin. Sağol yavrum. Senin de sevenlerin çok olsun.
Günümüz Türkiye’sinde manevi değerler sistemli olarak çok ince metodlarla öyle gizli gizli yıpratılıyor ki. Mesela Hazret-i Ademden bu yana yapılan televizyon programlarının en adisi, en alçağı olan “Yemekteyiz” programının şu anda altmış sekiz ülkede birden gösterildiğini biliyor muydun? Nerden bileceksin? Tek amaç aile bağlarını yıpratmak, insanlar arası güzel ilişkileri yok etmek ve nimete karşı, ekmeğe karşı kâinatın en büyük namussuzluğunu göstermek. Bütün bunlar ve o rezil, o kepaze evlenme programları hep toplumu çürütmek amacıyla gösteriliyor. RTÜK buna seyirci kalıyor. Bakıyorsun, seksenbeş yaşında adam utanmadan arlanmadan torunu yaşındaki, otuzaltı yaşındaki bir hanıma talip oluyor. İnsanın yuh çekeceği geliyor. Be adam, bu evlilik olsa, o kadının önünde rezil, kepaze olmak hoşuna mı gidecek? O kadın sana boynuz taktırırsa bundan zevk mi alacaksın be şerefsiz adam. Amaç ne? Hep aileyi tahrip etmek, yıkmak. O diziler var ya o diziler, onlardan tiksiniyorum, iğreniyorum, nefret ediyorum. Amaç tek: Türk insanını dejenere etmek. Daha bir kere karı-koca arasında insanca, efendice, medenice bir ilişki görmedik. Hep çatılan kaşlar, sıkılan dişler, kenetlenmiş yumruklar. Bu mu Türk ailesi? Be alçak, şerefsiz insanlar, bu mu Türk ailesi?
İşte yavrum, sen bütün bu rezillikler, pislikler içinde ömür boyu nezih, temiz ve güzel yaşamış bir insanı site mensuplarına sunuyorsun. Allah senden razı olsun. Tuttuğun altın olsun.
Değerli yavrum, bir ömür boyu hep insanları sevdim. Onlara hizmet etmek için çırpındım. Kul bilmezse Allah bilir. Önemli olan bütün bunlara rağmen Allah rızası için hizmete devam etmek. Hayatta birçok nankörlüklerle karşılaştım. Bazı kimseler beni kırmak, üzmek, incitmek için, hayata küstürmek için ellerinden geleni yaptılar. Ben sadece onlara sevgi duydum. Gece gündüz onlar için hayır dua ettim. Kim kazançlı çıktı, kim kaybetti, yarın Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman göreceğiz. Hayırlısı. Ne demiş atalarımız: “Bekle, gör.”
Sevgili yavrum, bugün yetmişbeş yaşındayım. Birçok hastalıkları üzerimde taşıyorum. Ama sen de görüyorsun ki gece demeden gündüz demeden insanlara faydalı olmak için çırpınıyorum. Çünkü biliyorum ki en büyük ibadet; insanları sevmek ve onlara hizmet etmek. Biliyorum, itiraz edenler çıkacak. “Ama,” diyecekler, “sizi kıranlar, incitenler...”. Hayır, hayır, bunları dinlemek istemiyorum. Ben kimseden teşekkür dahi beklemiyorum. Sadece Allah rızası için hizmet ediyorum...
Değerli yavrum, gösterdiğin ince dikkate, hassasiyete çok teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“En büyük ibadet insanları sevmek ve onlara hizmet etmektir.”-2.Bölüm Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: “En büyük ibadet insanları sevmek ve onlara hizmet etmektir.”-2.Bölüm Yazan Sabri Tandoğan