Çok Muhterem Efendim,

Bir süre önce bir toplantıda bulundum, oradaki bir Muhterem Beyefendi, Sibirya'da bir cezaevine, ki bu cezaevi en azılı mahkumların tutulduğu yerlerden biriymiş, tasavvuf üzerine bir tek kitap gönderdiklerini, aradan aylar geçtikten sonra, cezaevinden içeriği ile adeta büyülendikleri bir mektup aldıklarından bahsetti. Efendim, o azılı katiller-hırsızlar, o tek kitabı okumak için sıraya giriyorlarmış, o Beyefendi resimler gösterdi, bir odayı mescid haline getirmişler, müezzin eski bir katilmiş mesela. Hapisane müdürü, durum karşısında şaşkın ve sevinçli, ışıkların sönme saatini daha geç bir vakte almış ki daha çok kişi okuyabilsin, ibadet edebilsin, kavgalar azalmış, güzellikler artmaya başlamış o cezaevinde, kaba saba adamlardaki akıllara durgunluk veren bu değişim karşısında müdür de elinden gelen yardımı yapıyormuş. Mektupta Kur'an-ı Kerim istediklerinden, yeni kitaplar istediklerinden bahsetmişler. İstekleri kendilerine ulaştırılmak üzere hazırlanmış. Efendim, o beyefendiye imrendim, oturduğum yerden kalkıp ellerinden öpesim geldi. İnşallah ben de hayır işlerinde, Rabbimin rızası olan işlerde olabilirim. Efendim, Gönül Sohbetleri'nin 6 cildini de okudum, yavaş yavaş ve notlar alarak, şimdi tekrar okumak için başlayacağım ancak bir sorunum oldu, o da en sonuna geldiğimde; Rilke'de, orayı geçemiyorum, sanki bir bariyer gibi, Rilke kısmı kitabı bitirmeme engel oluyor, yeniden bölümün başına dönmem gerekiyor. Açıkçası bu bölümün hakkını zerre kadar veremedin diyor içimden bir ses, haklı da!.. Efendim, Size en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, hastalıklarınıza şifa diliyor ve ellerinizden hürmetle öpüyorum.    

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :