Değerli büyüğümüz
Sayın "Mahbub" arkadaşımızın mailine cevap olarak ben de bir kaç satır yazma ihtiyacı hisettim.
Her şeyden önce Allah'ın tövbe edilen bütün günahları affetmeye hazır olduğunu unutmamamız gerekir.Şeytan insana tövbe ettikten sonra işlenen günahların affedilmeyeceğine dair vesvese verebilir. Fakat Allah'ın rahmeti bizim günahlarımızdan çok daha geniştir.
Bir gün bir adam, Hz. Ali efendimize gelir:
- Benim çok büyük günahlarım var ne olacak halim? diye ümitsiz şekilde sızlanır. Hz Ali :
- Tövbe et, yoluna devam et, der. Ümitsiz adam:
- Benim günahım öylesine büyük ki, tövbe ile affa uğrayacak gibi değil, der. Hz Ali:
- Hiç düşündün mü, senin günahın mı büyük, yoksa Rabbimizin affı mı? diye sorar.
Adam "Elbette Rabbimin rahmeti." der. Hz Ali:
- Öyle ise der, rahmeti senin günahından büyük olan Rabbimizin affından ümidini kesme , tövbe edip doğru yola devam et. Adam yine sorar:
- Ne zamana kadar tövbe etmeliyim?.Hz Ali cevap verir:
- Tövbe ettiğin günahı terk edinceye kadar!..
Demek ki, bazen sürçüp düşmek insanlığımızın icabıdır. Ancak düştüğü yerde ümitsizliğe kapılıp kalmak insanlığın icabı değil, şeytana tabi olmanın gereğidir. Günah karşısında, affedilme ümidinden mahrumiyet hali, işte böyle bir dizi şeytanî oyunun hükmündedir. Kuran-ı Kerim'de Zümer suresinin 53. âyetinde Allah şöyle buyurur.“Ey günahta haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."