Sayın “Yaş Otuz Beş”,
9.10.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, dünya ve ahiretin birbirini tamamladığını ne güzel anlatmışsınız. Tevhid inancında hep böyle oluyor. Dünya ve ahiret birbirini tamamlıyor. İkisi bir bütünün iki ayrı parçası. Tabir caizse, bir elmayı ortadan ikiye bölün, yarısı dünya, yarısı ahiret. Ahiret hayatımızın, güzel temiz, renkli geçebilmesi için dünya hayatımızın da o kadar güzel, ışık dolu, pırıltılarla dolu geçmesi gerekiyor. Çiftçi toprağa ne ekerse yarın onu biçer. Hiç zakkum ekip de gül bitiren olmadı. Hayatı o kadar güzel yaşayalım ki, yaşantımızla hem dünyamızı cennet yapalım, hem ahiretimizi. Hayat, kelimelerle anlatılmayacak kadar güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel, bu hayatı kirleten, yaşanmaz hale getiren hep bizim egomuz, nefsaniyetimiz. Fikret bize bir şiirinde “Yazık bizlere ey hayat, sen saf ve mübeccelsin” diyor. Hayatı güzel yaşayabilmek için nefsaniyetimizin önümüze çıkardığı tuzaklardan korunmamız gerekiyor. Dikkat ederseniz insanlar bir türlü kendi kendileriyle hesaplaşmaya yanaşmazlar. Asırlarca önce Koca Yunus, “Seni deli eden şey, yine sendedir sende” demişti. Bizler ne yapıyoruz, hep, başkalarını suçluyoruz. Mutsuzluklarına neden olarak kimi insan kocasını, kimi insan karısını, kimi insan anne babasını, kimi insan çocuklarını sorumlu tutuyor. Bazan bu sınır genişliyor, genişliyor, içine neler girmiyor ki, hükümetten tutun da Fenerbahçe’nin aldığı mağlubiyetlere kadar. Bunlar hep çocukça, aptalca kendi kendini kandırmalar. Tamam kardeşim senin annen şöyle olabilir, baba böyle olabilir, ama sen hayata, yaşamaya, insanlığa hangi erdemleri, hangi güzellikleri getirebildin, yaptığın iş kuyruğuna basılmış kedi yavrusu gibi feryad etmek. Bunlar bizim kendi kendimizi aldatmamızdan, realiteden kaçmamızdan başka birşey değil. Fikret bir şiirinde “İnan Haluk, ezeli bir şifadır aldanmak” diyordu. Maşaallah, bu işi insanlar pek güzel beceriyorlar, herkes topu bitbirine atıyor, şu şöyle olmasaydı, bu böyle olmasaydı. Peki kardeşim bir de sen nasıl yaşadın, senden ne haber dersek verecek cevap bulamıyor. Hepimiz şu hayatımızı renk dolu, ışık dolu, güzellik dolu, estetik dolu, aşk dolu yaşamaya mecburuz. Dünya hayatımızı aşkla yaşayalım ki toprağa da aşkla girelim. Oradan aşkla çıkalım.
“Duyuyor, biliyor, inanıyorum ki,
Yaşamak sevgilerle güzel.
Elele tutuşup ilan edelim,
“Aşk gelicek cümle eksikler biter”
Allah cümlemizi sevenlrden ve sevilenlerden eylesin. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Dünya mı? Ahiret mi? Yazan Yaş Otuz Beş
Cvp: Dünya mı? Ahiret mi? Yazan Sabri Tandoğan