Kıymetli büyüğüm,
Sevgilerimi ve saygılarımı arz ederim.
Öncelikle daha önceki bazı iletilerime yazdığınız cevaplar için sonsuz teşekkürlerimi sunar, bir öğretim üyesi olarak vazife yapmakta olduğumu, tekrar, belirtmek isterim. Cevaplarınız, bana direnç veren, yıkılmadan ayakta kalmamı sağlayan yegane olgular oldu.
Kıymetli büyüğüm, çalıştığım üniversitenin en üst amirlerinin, mesai arkadaşlarıma ve inanır mısınız öğrencilere bile hakkımda asılı olmayan şeyler söylediklerine dair haberler kulağıma geliyor. Muhtemelen planlı bir soruşturmayla sicilimi de bozacaklar. Sebep, hükmüm dahilindeki alanda ahlak ve hukuk dışı fiilere mani olmaya çalışmam ve böylesi bazı uygulamaları deşifre etmemdir. Neticede çok üzücü bir iftira süreciyle karşı karşıyayım. Yetişebildiğim kadarıyla insanlara meselelerin içyüzünü, doğruyu anlatmaya çalışıyorum. Elbette, kimisi bana inanıyor, kimisi de sadece inanmış görünüyor.
Kıymetli büyüğüm "Olaylara imtihan bilinciyle yaklaşmak bizi güçlü kılar" diyorsunuz. Biliyorum ki bu da bir imtihandır. Çözümün, sabırla işimi yapmaya devam etmek olduğunu da biliyorum. İnşallah muvaffak olurum, fakat birşeyi bilmek isterdim. İftira imtihanıyla Allah'ın kulunda belirginlik kazanmasını ya da ortaya çıkmasını istediği haslet nedir acaba? Gözümde canlansın, hep hatırımda kalsın istiyorum: Aynı durumda Sabri Tandoğan ne yapardı?
Bana lütfen dua ediniz. Ellerinizi, en içten saygılarımla öpüyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Allah, kuluna kâfidir.” Yazan Cevat
Cvp: “Allah, kuluna kâfidir.” Yazan Sabri Tandoğan