Sevgili Üstâdım,

Son yazışmamızda yine lutuf buyurdunuz ve bize özellik-güzellik yakıştırdınız.. Cenabı Allah sizden râzı olsun; bendenizin de liyâkatini artırsın..

Bahsi geçen cami hakkında bir kaç söz daha söylemek gerekirse, şunlar aklıma geliyor..

Dünyada ve ülkemizde medya gücünü ekseriyetle negatif kullanıyor.. Buna pozitif konular da dahil!

Ya pireyi deve yapıyor; ya pire için yorgan yakıyor ya da deveyi iğne deliğinden geçirmeye çalışıyor..

Şakirin Camii'nde de kanaatimce medyatik etki kendini fazlasıyla gösterdi.. Ciddi bir abartı oluştu, oluşturuldu..

Her ne kadar, caminin iç mimarisini üstlenmiş değerli hanımefendi muhabirin "sosyete camii" sorusuna itiraz etse de, iç mimariyi şahsen sorunlu buluyorum.. Elbette, beğenenler de vardır, olacaktır.. Ancak, bence iç mimaride ciddi bir kafa karışıklığının yansımaları var.. Diğer taraftan dış mimari için de -haddim olmayarak- ağır beton vurgusu sebebiyle eleştiri getiriyorum.. Özellikle bir ibadethane için bu kadar betonarme vurgusu çok soğuk kaçmış.. Gönül taş işçiliğine güzel bir örnek görmeyi isterdi..

Şu vakıa ki, merhum Mimar Sinan yaşadığı çağ itibariyle çok nasipliymiş.. Emeğinin, sanatının, tekniğinin, dehasının karşılığını almış; kıymeti bilinmiş.. Bu asırda yaşasaydı -maazALLAH- bu medya ne Selimiye'den bahsederdi ne de Süleymaniye'den..

En kalbi selam ve saygılarla,

Kardan Adam

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :