Sayın Hülya Eroğul,
13.10.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, tam Fransız meclisinden o rezil kararın çıkmasıyla beraber Orhan Pamuk’un da Nobeli alması aynı zamana geldi. Bir kere ben bunun tesadüf olduğuna inanmıyorum. Orhan Pamuk, kalemiyle, zekasıyla, kültürüyle değil, Türk bayrağına, Türk tarihine, şehit kanına iftira ettiği için Nobel almıştır. Dünyada hala hakkı savunan, adalet duygusuna sahip, helal süt emmiş, şerefli, namuslu, haysiyetli, vatanperver hiçbir şekilde satılmamış, ve satın alınamayacak insanlar olduğuna inanıyorsanız lütfen onlarla teker teker konuşun. Sonuç ilan edildiği zaman ömrünü kalemini, gençliğini ve hayatının en güzel yıllarını geceli gündüzlü Türk edebiyatına adamış büyük yazarlardan, büyük ozanlardan utanç duyarak özür diledim. Düşünün çağımızın en büyük şairi, Türkçe’nin ses bayrağı Fazıl Hüsnü Dağlarca varken, Necip Fazıl varken, Nazım Hikmet varken Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Külebi, Tarık Buğra, Sait Faik, Abdülhak Şinasi Hisar, Nurullah Ataç, Gülten Akın varken henüz doğru dürüst Türkçe bilmeyen bir şaşkına Nobel armağanı verilmekle dün Fransız meclisinin Fransız tarihine yaptığı ihanet gibi Nobel komitesi de Nobelin ruhuna ihanet etti, onun kemiklerini sızlattı. Oyun ortada. Satılık kalemler, ruhunu vicdanını dolara satan kimseler ne derlerse desinler Orhan Pamuk Türkçeyi bilmeyen bir yazardır. İyi bir edebiyat öğretmeninden kat’iyyen geçer not alamaz. Bu zavallı insan müsveddesi, “Türkler bir milyon Ermeniyi kesti” diyerek (kimbilir bu sözü kimler söyletti) bunun karşılığında Nobel komitesinden bir milyon üçyüzbin dolarlık armağanını almıştır. Zerre kadar kalbinde ve kafasında edebiyat aşkı, sanat aşkı, yazı aşkı olanlar bu sözlerimde en ufak bir abartma olmadığını görürler. Ben, bir Türk olarak Orhan Pamuk’un Nobel armağanı kazanmasından sadece utanç duyuyorum. Geçen gün Hürriyet gazetesinde Sayın Emin Çölaşan ne güzel anlatıyordu: “Meşhur olmak istiyorsanız Türklüğe hakaret edin. Hem kısa bir zamanda tanınır, şöhret olur, hem de bol para kazanırsınız” diyordu. Daha bir hafta geçmeden dünkü haber açıklandı. Elif Şafak da romanında (ismini yazmaktan sitemizin asaleti, temizliği ve zarafeti adına) sarf nazar ediyorum, aynı şekilde Türk tarihine hakaret ediyor, iftira ediyor, çamur atıyordu. Nitekim bugün televiyonda gördüm Ermeni patriği Mutafyan ve bazı dürüst temiz Ermeni vatandaşarımız da olayı şiddetle kınıyorlardı. Millet işin kolayını bulmuş. Biz çocukken oyun oynardık, bir yerinde koro halinde “vallahi yenge ben yapmadım horoz yaptı, horozun selamını aldım” derdik. Şimdi de bazı kimseler “Efendim diyorlar ben söylemiyorum, romanın kahramanı söylüyor”. Ve bu çirkin, bu aptalca yaygaralarını bazı çevrelere kolayca kabul ettiriyorlar. “Efendim diyorlar, o yapmadı, o söylemedi, o masum, o temiz, o romanın kahramanı var ya, o namussuz, o şerefsiz, işte o alçak söyledi” diyorlar.
Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Şu anda Türk vatanı ve Türk insanı tarihin hiçbir çağında görülmedik iç ve dış baskılar altındadır. Sanki içimizden ve dışımızdan çıkanlar bizi boğmak, bizi yıkmak, bizi mahvetmek için bir işbirliği yapıyor gibiler. Ama merak etmesinler muvaffak olamayacaklar. Şu anda da Türk Milletinin içinde nice Şerife Bacılar, Nene Hatunlar var, nice Sütçü İmamlar var. Atatürk ne diyordu: Türk Milleti ebediyyen hür ve müstakil yaşayacaktır. Hiçbir güç o imanı boğmaya yetmeyecektir. Çanakkale’de ellerindeki bütün imkanlara rağmen doğru dürüst yiyecek ekmeği bile olmayan bir avuç insana rezil kepaze oldular, perişan olup def olup gittiler. Gene öyle olacaklar. Türk milletinin aşkı, imanı ve heyecanı önünde hezmete uğrayacaklardır. Tarih tekerrürden ibarettir. Fransız meclisindeki yüzaltı alçak adam şunu iyi bilsinler ki bizzat temiz Fransız gençleri ileride onların yüzlerine tükürecek, sokağa çıkamaz hale getireceklerdir. Özgürlüğün, bağımsızlığın, fikir ve düşünce hürriyyetinin asırlarca önderliğini yapan koca Fransa bugün bir avuç süfli insanın elinde oyuncak olmuştur. Bekleyelim görelim, tarih hükmünü verecektir. Hayatta kimsenin güneşi balçıkla sıvamaya gücü yetmeyecektir. Bugünlük bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Nobel Ödülü alan yazar Yazan Hülya Eroğul
Cvp: Nobel Ödülü alan yazar Yazan Sabri Tandoğan