Sayın “Bahçıvan”,

24.6.2009 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, istişare en kısa tarifiyle görüşmek, danışmak, fikir almaktır.

Senelerce evvel genç bir lise öğrencisiydim. Peygamber Efendimizin istişare hakkındaki Haislerini toplmaya başladım. Hayretler içinde kaldım. O kadar çoktu ki. Resulullah Efendimiz “İstişare edin.” buyuruyorlardı. “İstişare edin. İstişare ettiğiniz insan sağlam, emin, aklı başında bir insan olsun.” Değerli yavrum, istişarenin sınırını belirleyemeyiz. Yerine göre kafamıza takılan herşey istişare konusu olabilir. Mesela benim en çok sevdiğim yiyecek, beyaz peynirdir. Evime iyi beyaz peynir alabilmek için istişare ederim. Kayısıyı çok severim. İyi kayısı alabilmek için istişare ederim. Şahsi, ailevi, mesleki, sosyal bir problemle karşılaştığım zaman manevi büyüklerle istişare ederim. Yanlız burada ince bir nokta var. Senin dediği gibi istişare ettikten sonra yine kendi fikirlerine takılıp kalırsan o zaman demezler mi “Be yavrum, madem kendi aklınla hareket edeceksin, o zaman niye soruyorsun?” İşte bu olmaz. Aman yavrum, bu konuda çok dikkatli olalım. Öyle ıvır zıvır adamlarla istişare etmeyelim. Doğru dürüst, aklı başında, gittiği yolu bilen efendi insanlarla istişare edelim. Ama ondan sonra onların dediklerini uygulayalım. Diyeceksin ki şu karmakarışık toplumda öyle insanlar var mı? Var ya. Aman yavrum, çok dikkatli olalım. Onları incitmeyelim. Yoksa başımız dertten kurtulmaz. O değerli insanlar kıyamete kadar var olacaklardır. Onlar, bu iş için dünyaya gönderiliyorlar. Danış danış, sonra yine bildiğinden şaşma. İşte bu olmaz.

Diyeceklerim bu kadar.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :