Sayın Manolya Hanım,
27.6.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, Aziz hocam rahmetli Münir Bey, o kadınları oraya düşmelerinin asıl müsebibinin erkekler olduğunu söylerdi. Bu günümüz insan hakları ve kadın hukuku açısından aklın, hafsalanın alacağı bir durum değildir. Acaba asıl kirli olan o kadınlar mıdır, yoksa oraya giden erkekler midir? Çocukken oturduğumuz evin karşısında “belediye tebhirhanesi” vardı. Her hafta o kadınlar oraya muayene ve kontrol için gelirlerdi. İçlerinde öyle ıstırap çeken tipler vardı ki aradan yetmiş seneden fazla bir zaman geçti, onları unutamadım. Yarabbi, erkekler tarafından düşürülmüş bu kadınlarla para mukabilinde ilişki kurmaya gidenler onlardan daha kirli değiller miydi? Parayla sevgi olur muydu? Bir erkekle sade zenginliği, parası, pulu, malı, mülkü için evlenenlerin o kadınlardan ne farkı vardı?
Sevgili yavrum, bu öyle hassas, öyle ince bir konu ki derinleştikçe daha ne pislikler ortaya çıkıyor. Gazetelerinde, televizyonlarında Allah’ın günü çıplak kadın resimlerini sergileyenlerin o evleri işleten çaçalardan ne farkları var. Rahmetli Necip Fazıl, bir gazete için “baskı sayısı kadar odası olan bir umumhane” demişti.
Değerli yavrum, yıllarca düşündüm. Bir türlü hafsalam almadı, bir türlü aklıma sığdıramadım. Bir erkek nasıl olur da sırf verdiği para için bir kadından yakınlık bekler? Kadın ruhu o kadar hassas, o kadar ince ki. Bir kadını anlayabilmek için bir ömür yetmez. Allah kadını sevgi görsün, saygı görsün, hayranlık görsün, erkeğine bir ömür boyu yol göstersin, her durumda ona yardımcı olsun diye yaratmış. Kadın büyük, yüce, ulvi, çok değerli, akıl almayacak kadar değerli, muhteşem bir varlık. Ona yaklaşabilmek, onun gönlünü kazanabilmek için çok, ama çok dikkatli olmak lazım. Edep, saygı, dikkat, incelik ile Allah’dan yardım dileyerek, onun ruhunu anlayarak ona yaklaşmak gerek. Hal böyleyken üç kuruş para vererek kısa bir süre de olsa onun vücuduna sahip olmaya çalışmak herhalde namussuzlukların, şerefsizliklerin en büyüğü olsa gerek.
Değerli yavrum, bu mesele ta küçük yaştan itibaren anne, baba tarafından bir çocuğa anlatılmak gerekirken acaba bunu aklına getiren kaç aile var? Öyle kadınlar var ki hanım günlerinde ağızları bir karış medarı iftiharla “Sorma kardeş, benim oğlan bir çapkın, bir çapkın ki ele avuca sığmıyor derken ağızları kulaklarına varıyor. Bununla iftihar ediyor. Ne diyelim, Allah sonumuzu hayır getirsin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
En derin yara Yazan Manolya
Cvp: En derin yara Yazan Sabri Tandoğan