Sayın “Gökkuşağı”,
29.6.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, düşüncelerinde ne kadar haklısın. Ne yazık ki pek az istisnası ile bu görgüsüzlük birçok adımızda mevcut. Üstelik çoğu aydın geçinen, üniversite mezunu, çağdaşlığı kimseye bırakmayan hanımlar bunlar. Oysa bizim toplum olarak gerçek kadınlara, gerçek aydınlara ne kadar ihtiyacımız var. Kadın, nerede olursa olsun zarafetin, inceliğin, kibarlığın, asaletin simgesi olmak durumunda. Uzun yıllar önceydi. Staj yapıyorduk. O gün bir konferans vardı. Konferansı veren ordinaryus profesör Vasfi Raşit Sevig idi. Kürsüye çıktı. Önce bir yumruk attı. Dikkatleri çekti. Sonra gürledi. “Her erkek hayvandır, velev ki bir kadın tarafından terbiye edilmiş ola.” Elli sene bu cümleyi düşündüm. Düşündükçe inanılmaz manalar çıktı. Demek ki merhum hocamıza göre insanları eğitenler kadınlar. Bizler inceliği, zarafeti, kibarlığı kadınlardan öğrenmek durumundayız. Ama bugünkü modern Türk kadını öyle mi? Çoğu çeşitli şekillerde incelikten uzaklaşmış durumda. Bir kadın nasıl sigara içer düşünemiyorum. Havsalam almıyor. Kadın, sigara içerken, ağzını şapırdatırken, ciklet çiğnerken ve patlatırken nasıl kabalaşıyor, çirkinleşiyor. Estetikten uzaklaşıyor. Ah, bunu bir bilseler. Gönüllerini temizleseler de kendilerini gönül aynasında bir görseler. Bir erkek sigara içen bir kadın için, ciklet çiğneyen bir kadın için nasıl saygı duyabilir, ona nasıl hayran olabilir, onun niçin nasıl şiirler yazabilir, düşünemiyorum. Sonra da o kadın çevreden ilgi görmüyorum diye kendi kendini kahrediyor. Evet, sevilmek, saygı görmek bir kadının en doğal hakkı. Ama bu kadın buna layık olmazsa...
Değerli yavrum, daha çok şey söylenebilir. Ama biz “Dnleyen söyleyenden arif gerek” sözü gereğince üzüntüyle başımızı önümüze eğiyor, sükût ediyoruz.
Bazan düşünüyorum, Avrupa’da olduğu gibi bizde de “leydilik okulları” açılsa ne iyi olurdu. Orada kızlarımız, oturup kalkmasını, giyinip kuşanmasını, konuşmasını, yemek yemesini, hitabetmesini, makyaj yapmasını, yaz makyajı ile kış makyajı arasındaki ince farkları öğrenebilselerdi. Türkiye’yi ziyaret ede karliçe Elizabeth, ne kadar ince, ne kadar zarif bir kadındı. O, oturup kalmasından, çanta taşımasına kadar sanki bir estetik nümunesiydi. Birinde Bush, onu Amerika’ya davet etti. Kraliçe Elizabeth, en küçük ayrıntılara kadar Bush’a birtakım şartlar ileri sürdü. Bunu okuduğum zaman ürpermiştim. Evet, Amerika şu anda süper silahlara sahip devletti. Ama kraliçe Elizebeth diyordu ki: Siz büyük devletsiniz. Ama nerede ne yapılır, nasıl hareket edilir bilmezsiniz. Sizler medeni insanlar değilsiniz. Oturup kalmasını bilmezsiniz. Bir sofrada yemek yemesini bilmezsiniz. Öğrenin de öyle geleyim. Olay bu yavrum. Zengin olmak, diploma sahibi olmak, en büyük iş kadını olmak yetmiyor. Bir de zarif insan, ince insan, kibar insan olabilmek var. İnşallah Türkiye’de de leydilik okulları açılır da bizler kabalıktan, hoyratlıktan, kadını kadınlığından uzaklaştıran davranışlardan vazgeçeriz. Gönül bunu diliyor. Allah, kadını öyle güzel niteliklerle donatarak dünyaya göndermiş ki bunu bir düşünebilsek...
Değerli yavrum, bu çok önemli konuya değindiğin için sana teşekkür ediyor, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Leydilik okulları üzerine Yazan "Gökkuşağı"
Cvp: Leydilik okulları üzerine Yazan Sabri Tandoğan