Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem
Tarih : 7/13/2009 9:36:40 PM



 


Neden Yaşıyoruz? (2)


Bir söz vardır: “Hâdiseler konuşuyor” denir. Ancak maddenin kesafetinden sıyrılanlar, arınanlar o dili anlarlar. J.P. Sartre gibi Haktan uzak yaşayanlar hâdiselerin altında ezilirler. Unutmayalım, dikeninden çekinen ellere gül vermezler. Mânâ aleminin güzelliklerini, ancak o âlemde yaşayanlar algılayabilirler. Bîgâne olanlar, "başkaları cehennemdir" deyip, kendilerini karanlığa mahkûm ederler.


Dünya, hikmetler âlemidir. Hikmet için birtakım nedenler vesileler gerekir. Âhiret, kudret âlemidir. Kudret için vâsıtaya gerek yoktur. Kudret ancak Hakkın fiilî tecellisi ile olur. Allah her şeye kâdirdir. İnsanın aynası gönlüdür. Yüzünü ona çeviren kendini görür. Cahilin dili kalbinin önündedir. İrfan sahibinin dili, kalbinin arkasındadır. Sabır sahibi olanlar haline râzı olurlar. Kötü söz yabanî ota benzer. Sulanmasa da yetişir. İyi söz çiçek gibidir. Bakım ister, itina ister. Tevhide ulaşan için her şey iyi olur. Uzaklık gider, yakınlık gelir, şer gider, hayır gelir. Sıkıntının, bunalımın yerini tatlı, hoş, güzel bir huzur alır. Bütün kapılar bir olur. Göze ancak Hak görünür. Bu hali bilen, yaşayan milyonda birdir. Bir gün gelir; toz duman kalkar, kimin atlı, kimin yayan olduğu ortaya çıkar. Edep, tevazu, incelik, insanı küçültmez, bilakis yüceltir. Başına bir iş gelirse, tâzimle, saygıyla, sabırla karşıla. Şifan gelinceye, kurtuluncaya kadar dur, bekle. Feryat etme, bağırıp çağırma. Şifa gelince şükürle karşıla, secdeye var. Her dâvâda şâhit isterler. Şâhidi olmayan, dâvâyı kaybeder. Bizim yolumuzda şâhit, tutulan emirler, dikkat edilen yasaklardır. Hiçbir söz, amelsiz kabul edilmez, hiçbir amel de ihlâs olmadan makbul değildir. İhlâs bir holdingin adı değil, Peygamberin yoludur. Gerçek ibadet, fâni olanı bâki olana, Allah rızâsı için terk etmektir. Kerem sahibi olmak için, ilâhi sırları saklamak gerekir. Dünya, ahirete perdedir. Yaratılmışlara dalmak, Yaradandan ayırır. Velâyet halinin işaretleri, velilerin yüzlerinden okunur. Ancak anlayış sahipleri, feraset haline ulaşanlar anlayabilir. Bir altın bileziğin kaç kırat olduğunu kuyumcu bilir, başkaları değil.


Kalbini, gönlünü, maddeye kaptıran, mânâ âleminin kokusunu alamaz. Maddeye gereğinden fazla kapılanlar, ona taparcasına bağlananlar, en büyük kötülüğü kendilerine yaparlar. İnsanın kendine ettiğini bir başkası yapamaz. Bir şeye iptilâ, büyük bir imtihandır. Herkes, iptilânın nereden, nasıl neden geldiğini fark edemez. Anlayanlar çok azdır. Ve onlar anlayınca Hakka dönerler. Hayat insana emaneten verilmiştir. İnanan insanlar, rızkları için endişeye düşmezler. Bilirler ki, bizim aradığımızdan daha fazla o bizi arar. Hayır, Allah’ın emrini yüce bilmek ve kullarına şefkat göstermekle tecelli eder. İbadet bir sanat, hazine bütün kâinata tevhit nuruyla bakmaktır. Allah’ı zikreden daima diridir. Nimet, Hakka uyanlara verilir. Allaha aşkla, ihlasla, imânla bağlı olanları incitmek çok tehlikelidir. Onların üzerinde titreyen bir sahipleri bulunduğunu unutmamalıdır.


 


 


Sabri TANDOĞAN


Yeni Mesaj Gazetesi

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]