Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 7/25/2009 12:30:56 PM



 


Aziz Büyüğümüz ve Çok Kıymetli Dostlar,


Sonsuz güzellikler ve yepyeni hayırlar içinde olmanız dileği ile hepinize yeniden Merhaba.


 


Efendim, inşallah bugün yine siz çok sevgili büyüğümüzün eski yıllarda kaleme almış olduğu dört bölümlük yeni bir yazı dizinize başlamak nasiboluyor. Hayırlara vesile olması, bütün zamanlarınızın sadece güzelliklerle dolması dilekleriyle,


 


Selamlar, sevgiler, saygılar...


 


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


İnsan Kazanmak (1)


İnsanlara yapılacak en büyük iyilik, karşılık beklemeden onlara değer vermektir. İnsanları mutsuz eden, hırçınlaştıran, kendi kendine değer vermemesidir. Sevilmeyen, sevgi ve saygı görmeyen, ilgiden mahrum insanlar tekâmül edemezler, mutlu ve huzurlu olamazlar.


Sevgi ve saygı görmek ihtiyacı bir insan için su ve ekmek kadar önemlidir. Bir şair, “Bir güleryüz görmedim ki bellesin gülmek yüzüm” diyor. Eğer bir insanı takdir eder, onun kendisini güven içinde ve önemli hissetmesini sağlarsanız, o rahatlar, ferahlık duyar, mutlu olur, kendisini büyük göstermek için, başkalarını küçük gösterme ihtiyacını duymaz. Başkalarını hor ve hakir görenler, kendi iç dünyasında, kendi kendisiyle kavgada olanlardır. Başkalarıyla alay edenler, nefsine esir olmuş, huzursuz, sıkıntılı, aşağılık duygusu içinde çırpınan zavallı kimselerdir. Kendini sevmeyen, başkasını sevemez. Kendine saygı duymayan başkasına saygı duyamaz. “Komşunu da kendin gibi sev” sözü çok anlamlıdır. İnsana saygı duymayanlar, şeytana mensupturlar. Yunus, “Tehî görme kimesneyi, hiç kimesne tehî değil” der. Tehî; boş anlamında. Hayatta herkes önemsenmek ister, adam yerine koyulmak ister. Sevgi ve saygı görmek ister. Gülten Akın, bir şiirinde,


“Bir büyük oyun kardaş yaşamak dediğin


Beni ya sevmeli, ya öldürmeli”


der. Sevgi, saygı, ilgi ve itimat görmek ihtiyacı çok güçlüdür, herkesde vardır. Sevilmeyenlerde, sevilmediklerine inananlarda ruh sağlığı bozulur. O insan ya tamamen hayata, insanlara küser ya da, saldırgan, küstah, mütecaviz olur. Ne var ki, bu sevginin önce özvarlığımıza karşı olması gerekir. Kendinden nefret eden, kendinden iğrenen, kendi kendine düşman olan bir insan başkalarını sevemez. İntihar, insanın kendine karşı duyduğu husumetin en ileri aşamaya ulaşmasıdır.


Bir insana, onun yanındayken söylenen, “Senin yanında kendimi rahat, dinlenmiş huzurlu hissediyorum, kendimi seviyorum”, sözü o kadar onu mutlu eden çok az şey vardır. Sevilmeyen insan başarılı olamaz. Huzurlu olamaz. Stresten kurtulamaz. Sevilmeyen insan, sevemez. Karşınızdaki insanı bir hiç olarak düşünürseniz, o asla sizin yanınızda rahat ve sâkin olamaz. Dille söylemeseniz bile o kâlben hisseder. Ümit Yaşar, bir şiirinde,


“Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar,


Ben sevilmediğimden böyle çirkinim”


der. Başkalarına yön gösterdiğiniz zaman, bütün yolu bir günde gidemeyeceklerini unutmayın. Buğday bile, toprağa verildikten ne kadar zaman sonra oluşuyor. Nice aylar yağmurlar, karlar üzerine yağıyor. Soğuğu yaşıyor, sıcağı yaşıyor, için için, yavaş yavaş tekâmül ediyor. Benliğini buluyor. Bir anne, babanın çocuklarına karşı yapacakları en büyük kötülük, bilgiç bilgiç baş sallayıp, “Hanım hanım, kaç kere söyledim, yine söylüyorum, bu çocuk kesinlikle adam olmaz.” demektir. Tasavvufta bir kural vardır: “Söylenen söz vücut bulur”, derler. Siz tekrar tekrar “Bu çocuk aptal, geri zekalı, dünyada adam olmaz” derseniz, o çocuk adam olmaz. Ne acıdır ki nice aileler kimsenin yapamayacağı zararı, kendi çocuklarına reva görüyorlar.


Sabri TANDOĞAN


Yeni Mesaj Gazetesi


28 Mayıs Perşembe, Ankara


 


 


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]