Sevgili Üstâdım Sabri Bey ve Çok Değerli Dostlar,
Yıllar önce, mesleki eğitim seminerlerinden birindeydik.. İki gün süren bir seminerdi..
Hocamızın adı aklımda, fakat seminerin başlığını hatırlamıyorum..
Eğitimin bir bölümünde, katılımcıların 5-10 dakikalık irticâlen konuşma yapmaları isteniyordu.. Tahmin ediyorum, seminerin konusuna uygun olarak hitabetin de önemi vurgulanmak isteniyordu..
Herkes, orada belirlediği bir konuyu temel hitabet ilkelerini göz önünde bulundurarak irticâlen dile getirecekti..
Bizim belirlediğimiz konu Fatih Sultan Mehmet'in muvaffakiyetinde Akşemseddin Hazretlerinin payının büyüklüğü idi.. Meslektaşlarıma, buzdağının görünmeyen yüzünü beliğ bir üslup ile anlatmaya çalışmıştım.. Fatih'ten ziyâde, Fatih'i Fatih yapan unsurlara dikkat çekmeye çalışmıştım..
Evet, orada -meselâ unsurlardan biri olarak- Ak Şeyh vardı!!
Ama, kim bilir daha nice ak-pak insanlar vardı?!
Sadece bir menkıbe midir; yoksa sağlam tarihi referansları olan bir vak'a mıdır ben bilmiyorum; meselâ bir Kadı Sarı Hızır Çelebi vardı?!
Türkiye'nin özel gündemi sebebiyle Kadı Sarı Hızır'a ayrıca büyük hayranlık duyuyorum..
Eminim; Sarı Hızır Kadı bu asırda yaşamış olsaydı bile vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmak zilletine teslim olmazdı.. Gizli hesapların, gizemli bağlantıların varlığına işaret edebilecek her şeyden canı bahasına sakınırdı..
Ancak, gündemi sarıp sarmalayan öyle kokular yayılıyor ki etrafa, mide mütehassıslarının bunun için yapacak bir şeyleri yok.. Mide bulantısına çâre yok!
Buna rağmen, bu milletin bağışıklık sistemi o kadar gelişmiştir ki -biiznillah!- elbette asıl mesleği kalpazanlık olan sahte hukukçular ile Sarı Hızır Kadıları birbirinden ayırt edecektir inşaALLAH!
Hayır dualarımız "Hızır Kadı" şuurunu yaşatanlara ve beddualarımız şeytanının avukatlığını yapanlara!!
Dualarımızı işleme koyan Cenâbı Mevlâ'ya şükürler olsun!!
En kalbî selam ve saygılarla,
Kardan Adam
Ref: http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=43117