Merhaba Sabri amcacım;
Güzel bir Pazar günü geçirmeniz dileklerimle başlıyorum yazıma. Geçen hafta size gelemedim ve bir daha da sizinle oturup sohbetinizi dinlemek kısmet değilmiş İstanbul'da ve Cuma günü sizi giderken takside görünce ve son anda yetşince üzülmedim desem yalan olur; üzüldüm. Tabii ki hata benim. Geçen hafta sonu gelebilirdim ama nedense gelemedim. İnşallah Ankara'da görüşmek kısmet olur. Takside elinizi tuttuğumda bana "vefasız çocuğum" deyince biraz üzüldüm. Ama siz bana ne derseniz deyin size kırılamam, sizi okadar çok seviyorum ki her söylediğinizi sorgusuz kabul ediyorum. Dün annem, kuzenim ve küçük kızı Beylerbeyi'ne deniz kenarına gitmiştik. Orada oturduk epey. Sonra bir ara kuzenim bayağı bir konuştu; "hadi sen de artık bir çocuk yap, hiç beni dinlemiyorsun, yaşın geçiyor, insan bunun için evleniyor, bir çocuğu olmalı" falan gibi sözler. Ben de "ben çocuk için evlenmedim, benim evlilikten amacım çocuk değil, evet çocuk dünyadaki en güzel varlık, çok seviyorum çocukları ama evliliğin amacı çocuk değil, çok daha farklı şeyler bana göre; sohbet, iki insanın birbirlerini anlaması, sevmesi, arkadaşlığı, iki kalbin birbirini sevmesi, konuşabilmesi, iletişim kurabilmesi, sırf çocuk için evlenilir mi! hayırlısı, kısmetse olur değilse olmaz" dedim. O da "olmuyor mu, olmuyorsa doktora gelirsiniz, bir sürü tanıdık doktor var" falan demeye başladı. Kızdım, "hayır" dedim, "olmama gibi bir durum yok şuan, biraz daha beklemek istiyoruz" "ama olur da olmazsa illa olsun diye de doktor doktor dolaşacağımı pek sanmıyorum ben zaten, kısmet herşey" dedim. "Kısmet ne zamansa o zaman olur zaten" dedim. O yine konuşmaya devam etti. İçime sıkıntı geldi, o kadar bunaldım ki "dışarı çıkıp bir tane sigara içeceğim" dedim. "Kızdın mı" dedi; birşey demedim ve annemle kuzenimi ve de küçük kızını masada bırakıp dışarıdaki bir masaya geldim, tam denizin kenarında ki bir masaya, bir tane sigara yaktım, tam ağzıma götürdüm sigarayı, çaydan da bir yudum aldım; o sırada küçük kızı peşimden gelmiş, "İlknur teyze" diye bana sesleniyor; Allah'ım o kadar tatlı ki, geldi yanıma "neden sigara içiyorsun, sen sigara içmiyordun ki" dedi, "içme" dedi; oracıkta kalakaldım birşey diyemeden, hafifçe gözüm doldu ve "evet canım içmiyorum haklısın, söndürüyorum şimdi" dedim ve söndürdüm. Üzüldüm. Ne hakkım vardı ufacık üçbuçuk yaşında bir çocuğa ve üstelik de beni bu kadar seven bir çocuğa bunu yapmaya. Sanki o an karşımda kocaman bir insan vardı ve beni uyarıyordu. Sanki Allah onun diliyle beni uyarıyordu. Sonra yanıma geldi, tam karşıma oturdu, içim gitti o an. Allah'ım dedim, "Allah'ım sen ne güzel bir şey yaratmışsın". Yanımda denizin ve boğazın güzelliği, karşımda o tatlı varlık küçücük gözleriyle bana bakıyor, konuşuyor ufacık bedeniyle ama kocaman yüreğiyle... Sonra biraz konuştuk onunla. Sonra annem ve kuzenim geldi yanımıza. Allah ona çok güzel ama çok güzel yazılar yazsın inşallah. Allah onu inşallah öyle güzel insanlarla karşılaştırsın ki onu güzeller güzeli bir insan yapsın. Bu sabah da Alper'le gittik Beylerbeyi'ne kahvaltıya. Nasıl güzeldi boğaz ve deniz. Kahvaltımızı ettik, biraz konuştuk. Şimdi de eve geldik ve size yazmak istedim. Şirkette o sevmediğim kızın yerine gelen çocuk bu hafta izin aldı, biraz keyfi yok. Dinlenecekmiş. Bir süredir arkadaşlık yaptığı ve Eylül gibi evlilik yolunda adım atmak istediği kız arkadaşından ayrılmış. Kız anladığım kadarıyla biraz lükse düşkün, rahatına düşkün bir kızmış ve çalışmıyormuş, pek çalışmak da istemiyormuş; her anlamda çocuğa yüklenmeye çalışıyormuş, dolayısıyla bu tip konulardan dolayı ayrılmışlar. Bence iyi de olmuş aslında ama tabii insan bu durumlarda kendisini çabuk toparlıyamıyor, hele hassassa. Kafasında tam olarak bitiremiyor anladığım kadarıyla. Sizce böyle durumdaki bir insan kendisini nasıl toparlayabilir? Çocuğun bir sürü de sorunları var; annesi şizofren, bir yandan evde onunla ilgilenmeye çalışıyor, babası hovardanın biri, zaten anne-baba boşanmış. Ağabeyi evlenip gitmiş ve anladığım kadarıyla anneye manevi anlamda pek bir yardımı olmuyor. Herşey o çocuğun üzerine kalmış. Tüm bunlardan olsa gerek bir de çocukta reflü varmış, ara ara çıkarıyor öğle yemeklerinden sonra. En ileri safhadaymış reflü. Reflü için yapılabilecek birşey var mı Sabri amca? Bu çocuk böyle şeyler anlatınca ben üzülüyorum. Allah yardımcısı olsun. O çocuk söyledi bana geçen hafta; o kötü kız ona demiş ki "Eylül ayında buradaki herkes çıkarılacak, bir tek senle ben kalacağız" demiş yani hepimizi çıkaracaklarmış, bir tek o çocukla o kız kalacaklarmış ve yepyeni elemanlar alacaklarmış şirkete. Bunu duyduğuma üzüldüm. O çocuk da "haberin olsun, güya böyle olacakmış" dedi bana. Anlamadım; ya o kız ortalığı karıştırmak istiyor ve yalan söylüyor ya tüm bunlar bir taktik ve aslında o kızı çıkaracaklar ve kızı uyandırmamaya çalışıyorlar. Göreceğiz kısmet olursa Eylül'de ne olacağını. Benim en üstteki müdüre o kızla ilgili onca anlattığım şeyden sonra, onunla konuşmamdan sonra eğer ki ben de dahil herkesi çıkarıp o kızı bırakırlarsa ne yazık! Öyle dedikoducu bir kızı, ortalığı karıştıran, insanları birbirine düşürecek boyutta tehlikeli bir insanı şirkette bırakıp diğer herkesi çıkarırlarsa çok yazık! Ne diyeyim Allah'tan hayırlısı.
Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum Sabri amca.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Allah’ın dediği olur Yazan İlknur
Cvp: Allah’ın dediği olur Yazan Sabri Tandoğan