Sayın Suzan Hanım,
19.8.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, eğer bana soruyorsan ben hayır diyeceğim. Bu hanımın yirmi yaşında oğlu var. Bu oğlan annesinden kötü terbiye aldığı için itlik ediyor, geziyor. Pekala ailesini geçindirecek işler yapabilir. Bu kadın da pekala para kazanabilir. Bir örnek: Ankara’da şekerci Ali Uzun’a gitmiştim. Helva alacaktım. O sırada seksen yaşında bir kadın girdi, “Yavrularım,” dedi, “ben, tereyağında mis gibi gözleme yaptım. Beğenmezseniz paranızı iade ederim.” Ve, kadının gözlemeleri kapışıldı. Birkaç dakika içinde gözlemeler satılmış, parası alınmıştı. Seksen yaşındaki kadın teşekkür ederek ayrıldı. Şimdi bu anne oğulla bu seksen yaşındaki kadını mukayese edin. Kararı siz verin. Bu miskinlik, bu burnu büyüklük, bu ukalalık varken biz nasıl ilerleyebiliriz? İnceleyin, göreceksiniz ki birçok Amerikan cumhurbaşkanı hayatlarının bir döneminde bulaşıkçılık yaptılar. Lokantalarda bulaşık yıkayarak ekmeklerini kazandılar. Bizde nice insan iş yok diyor ve it gibi geziyor. Ya tembel hayvan Parıse gibi yatıp uyuyor, yahut kahvehaneleri doldurup kumar oynuyorlar, bira içiyorlar. Bu kadar tembellik, bu kadar burnu büyüklük varken bizim ilerlememize imkan yok...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“İnsan için kendi çalıştığından başka birşey yoktur.” Yazan Suzan
Cvp: “İnsan için kendi çalıştığından başka birşey yoktur.” Yazan Sabri Tandoğan