Anlayışlı bir insan, bir fert olarak, kendisinin de kusurları olacağını bilir, başkalarının da kendisi gibi hataya düşebileceğini kabul eder ve başkalarında kendi kusurlarına benzeyen durumlar gördüğü zaman bunları hoşgörü ile karşılar. İçinde sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayış bulunduran bir dünya tek bir ailedir. Kâinatın efendisi, “Nefsiniz için sevdiğiniz şeyi diğer insanlar için de sevmedikçe hiç biriniz gerçek mü’min olamazsınız” buyuruyor.
“Gönül Çalabın tahtı
Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıkar ise”
diyen Yunus ne kadar haklıdır.
Biz bu dünyaya şikayet etmeye, başkalarının noksanlarını araştırmaya gelmedik. Sevmeye geldik. Sevilmeye geldik. Aslımızı aramaya geldik. Özümüzü bulmaya geldik. Her an kendi kendiyle, başkalarıyla kavgada olan insan, bunlara nasıl zaman ve imkân bulabilir? Dar görüşlü, katı, anlayıştan ve hoşgörüden uzak insan kendini nasıl aşabilir?
Resulullah Efendimiz, “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyurmuyor mu? Yunus, “Aşk gelecek cümle eksiklikler biter” diyordu. Biz de el ele tutuşup, hep beraber söyleyelim, ilân edelim:
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.”...
SABRİ TANDOĞAN
YENİ MESAJ GAZETESİ
3 Mayıs 2009, Pazar