Sayın İlknur Hanım,

21.8.2009 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, o kitabı bırakmana çok memnun oldum. Daha önce “Baba ve Piç”, “Siyah Süt” diye kitaplarına iğrenç, tiksindirici isimler koyan bir kimsenin yazdıkları nasıl okunur, bilemiyorum. Bütün insanlık kültür tarihinde benzeri görülmedik şekilde tiksindirici isimler koyan bir kimsenin yazdığı saçmalara nasıl para verilir? Ve o iğrenç satırlar nasıl okunur bilemiyorum. Baştan normal gibi başlayan ama sonlara doğru gerçek iğrençliğini ortaya koyan satırlar. Geçen gün bir kitapçıda “Baba ve Piç”,  “Siyah Süt” kitaplarını gördüm, midem bulandı, kusacak gibi oldum. Kitapçıda kusup da rezalet çıkacak diye ödüm koptu. Şimdi insanlar bu kitaplara nasıl para veriyor, ben doğrusu hayret ediyorum. Ve insanlık kültürü adına, insanlık haysiyeti adına utanç duyuyorum. Kitabı okumayı bırakman güzel ama evinde de tutma. Parçala, çöpe at. Senin gibi tertemiz ruhlu, pırlanta kalpli bir insanın pırıl pırıl kitaplar okumasını, o kitapların onun ruhunda kalıcı izler bırakmasını istiyorum. Böyle kitaplar var mı, diyeceksin, var ya yavrum. İnsanlar bu paçavralara para verecekleri yerde merhum Samiha Ayverdi’nin romanlarını okusalar daha güzel olmaz mı? Her satırında ayrı bir ders, ayrı bir ibret olan bu kitaplar insanlık kültür tarihinin yüzakı olan eserler, okunduktan sonra da asla unutulmayacak, insanın kalbini ve kafasını oya gibi işleyecek eserler. Güzel varken çirkine rağbet niçin? Birtakım paçavra gazetelerin reklamlarına kanıp bu kitaplara yönelmek, aptallığın, salaklığın, cehaletin dikalası değil mi?

Bir süredir sevgili yavrum ne gazete okuyorum, ne televizyon açıyorum. Bilemezsin ne kadar mutlu oldum, ne kadar huzur içindeyim. Oh be, dedim, hayat varmış. Bilmem bir denesen nasıl olur? Onun yerine bende ebediyyen iz bırakacak çok düzeyli, kaliteli, pırlanta eserler okuyorum. İçim açılıyor. O zaman, hayat güzel, yaşamak güzel, insanlar güzel, diyorum. O zaman dünya benim oluyor.

Canım yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygıların en içten gelenini sunuyorum.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :