Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Ayla Belen Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Ayla Belen
Tarih : 8/27/2009 12:11:28 AM


 


Efendim, bugünkü sohbetinizi bir önceki mailimde anlayabildiğim kadarıyla anlatmaya çalıştım. Birkaç gündür Siz'i arayıp görüşmek istiyordum. Bartın'dan perşembe günü, ramazan başlamadan döndük. Döndüğümüz günden beri, tetkikler, hekimler yordu beni. Sizin yanınıza güleryüzle gelmek istedim. Aslında, mail vasıtasıyla yazmayacaktım, ama bizim evin ve mahallenin ramazanını(Ankara) evde hergün konuşup, üzülüyoruz. Bartın'a gitmeden önce, yalnız yaşayan bir hanımefendi komşumuzu birgün perdelerinin açık olmadığını görünce nasıl meraklanıp, koşarak evine gitmiştik. Çok şükür bir sıkıntısı yoktu. O hanımefendi ile, diğer yan komşulara da telefonla Allah'a ısmarladık deyip vedalaştık. 10 gün sonra, Ankara'ya döndük. Biliyorsunuz, bizim sitemiz müstakil ev ve bahçelerden oluşan bir site. Allah nasip etti, biz de bu sitede 10 yıldır oturuyoruz. Bayramlarda, ikinci gün sosyal tesiste çay-likör, çukulata eşliğinde yarım saatlik bir yüzeysel kutlama ve eve dönüş. Benim eski geleneklere göre yaptırdığım su börekleri ve sardığım dolmalar, bizi ziyarete gelen birkaç aile ve güvenlikçi kardeşlerimize ikram edilmekte. Biliyorsunuz, geçen sene bayram için koşarak gittiğim Bartın'dan da, bayramın ikinci günü hüsranla dönmüştüm. Siz'e ağlayarak telefon açtığımda, şairin deyimiyle'' Kalbimizdeki güzel duygular, içimizde saklı kaldı. '' diyerek, bu realiteyi kabul etmemi öğüt vermiştiniz. Küçük yerlerde de, eskisi gibi değil hiçbir şey. Ama, büyük şehirlerde insanlar hem yalnız, hem de nadan. Çok mu ağır oldu bu kelime? Bartın'dan onlara ev tarhanası, erişte, reçel gibi küçük hediyeler hazırlamıştım. Hastaneye gidip gelmekten henüz veremedim. Araba ile, önlerinden geçiyoruz, ''Geldiniz mi, vakitli vakitsiz dışarı gidiyorsunuz, birşey mi var? Ya da, hoşgeldiniz diyen bir Allah'ın kulu yok. Bugün, acaba Ankara'da nereye taşınsam da sevecen, paylaşımcı komşularla birlikte olsam diye, yardıma gelen Fatma hanımla konuştuk. O'da bana, biz yokken başından geçen bir hadiseyi anlattı. Haftada bir temizliğe gittiği bir hanım 90 yaşında babasıyla yaşıyormuş. Bu hanım, evli ablasıyla babalarını evde bırakıp tatile gitmişler. Temizlik gününün olmadığı bir gün, Antalya'dan Fatma hanıma telefon etmişler. ''Aman, Fatma hanım, babamız bize telefon açarken fenalaştı, telefonu devam ettiremedi, ne olur sen git bir bak, ''diye. Fatma hanım, Pursaklar'dan otobüse binip şehre gelmiş, amcayı yerde yatar bulmuş, elleri titriyor, terliyor. Şeker hastası olduğunu biliyormuş, hemen ağzına şekerli sular vermiş. Koridordan çekerek, salona almış. Kapıcıyı çağırmış, izinliymiş, komşular gelmemiş. Kızları, ''Ne olur, biz gelene kadar başında dur. ''demişler. Akşam 22. 30'da kızları Ankara'ya vasıl olmuşlar. Ben de, dedim ki;''Kimbilir bu beyefendi gençliğinde nasıl birisiydi?'' Fatma hanım da, büyük bir kuruluşun genel müdürü olduğunu söyledi. O kızlar adına, çok üzüldüm. Onları büyüten baba, öyle bırakılır mı?


Annemi kaybettikten sonra, Çok şükür, 14 yıl babacığımla aynı evde oturduk, soframız bereketli, evimiz çok neşeli ve huzurlu idi. Onu birgün bile yalnız bırakmak istemedik. Hastaysa tatile gitmedik, iyiyse hep beraber gittik. İnşallah, memnun ayrılmıştır bizlerden.  


Efendim, bugün değerli öğretmen-şair Sevim Sunel hanımefendi'nin bir mecliste Kuran-ı Kerim okunmasından sonra, Fransızca konuşması sonucunda orada bulunan hanımefendilerin şaşırmaları üzerine, ''Ben Kuran-ı Kerim okunurken eridim, neredeyse bayılacaktım, siz Yasin, Amme; Tebareke surelerinin anlamın biliyor musunuz?''diye sorunca, bilmediklerini söylemişler. Sevim hocanım da, önce Allah'ın kelamından Arapcasını okuyun, sonra mealini okuyun, diye nasihatte bulunmuşlar. Biz de ailece, bu ramazanda, akşamları Kuran-ı Kerim'den bir cüz okuyup, sonra mealini okuyup, sonra da mealde geçen peygamberlerin hayatlarını okuyup anlamaya çalışıyoruz. (Aslında ibadetlerin gizli kalması lazım ama, sevinçle yazmak istedim)


Çok kıymetli büyüğüm, tekrar Ramazan-ı Şerif'in tüm İslam alemine hayırlı olmasını niyaz eder, ellerinizden tekrar hürmetle öperim. Ayla Belen.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]