Çok kıymetli büyüğüm, bugün telefonla Siz'inle konuştuktan sonra nasıl mutlu oldum.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Biraz önce, TV 8'de, anaokula giden minik bir kız çocuğu, okuduğu İstiklal Marşı'yla beni ağlattı. Bu zafer bayramında, Kürt açılımı için hükümet çareler ararken, bugün bir astsubay, üç uzman çavuşumuzun şehit haberi, bayram törenlerine DTP'li belediye başkanlarının katılmamaları , İstiklal Marş'ını okumamaları, Atatürk anıtına çelenk koymamaları, beni ve ailemi o kadar üzdü ki. Efendim, Kürt kökenli vatandaşlarımız,batı illerinde, İzmir'de, İstanbul'da, Ankara'da bizlerle uyum içinde yaşıyorlar, herhangi bir sorun olmadan. Demek ki olay Türk-Kürt meselesi değil, bunu hepimiz biliyoruz. Çok kıymetli büyüğüm, yazıma İstiklal Marş'ımızın, titreten ,ağlatan sözleriyle veda etmek istiyorum, müsaadelerinizle.
''Bastığın yerleri toprak diye geçme,tanı!..
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehid oğlusun,incitme,yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.''
''Dalgalan, sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır, Hakk'a tapan miletimin istiklal!.''
Biliyorum ki, yiğit askerlerimiz bu cennet vatanımızı vermemek adına ya şehit ya gazi oluyorlar. O evlatlar bizlere haklarını helal etsinler, nur içinde yatsınlar. Bizler de,her yeni doğan yavruya küçüklükten itibaren, bu vatanın nasıl kurulduğunu, millet sevgisini öğretelim, inşallah. Vermeyelim, dünyaları alsak da bu cennet vatanı!..
Efendim, nice Zafer Bayramlarını; şanlı bayrağımızın altında, hür olarak kutlamak, bizlere ve sonsuza dek Türk milletine nasip olsun. Milli marşımızı bağışlayan, aziz Mehmet Akif Ersoy'u da, sonsuza kadar, bizler de ilkeleriyle yaşatalım. Ellerinizden, hürmetle, özlemle öpüyorum, efendim. Ayla Belen.