Çok sevgili Sabri Babacığım,
Size ve şahsınızda tüm gönül dostlarına iyi bir hafta dileyerek geçtiğimiz Cuma günü Sarıyer’de gözlemlediğim bir durumu izninizle sitenin değerli mensuplarıyla paylaşmak istiyorum.
Cuma sabahı erken saatte kalkıp İstanbul’un güzide cennet köşelerinden Rumeli Kavağı’na doğru yola çıktım…Pırıl pırıl bir güneş ve hafif bir esintiyle Sarıyer’den Kavak’a doğru çıkarken sağda yol kenarında Karadeniz’in tüm heybetiyle Marmara Denizi’nde fani olduğu noktada, kuş cıvıltılarının yeşil dalları neşeyle titrettiği yerde bir Allah dostunun kabrine doğru yöneldim…Herkesce malum olan Telli Baba hazretleri…
Bahçeye doğru yöneldiğimde, kapıda, görevlinin eliyle bir arabaya yanaşması için işaret ettiğini gördüm…Gayr-i ihtiyarı arkama dönüp baktım bir BMW X5 jeep benimle beraber arkamdan bahçeye girdi…Tabi ister istemez dikkatimi çekti…Kimdi bu gelen, kullanan kimdi? Belki de hadsiz ve terbiyesiz bir önyargıyla böyle bir arabayı kullanan birinin genelde böyle manevi bahçelerde gül kokusu arayabileceğini yakıştıramadım…Ne büyük yanılgı !
Anında kendimi toparlayarak ve önyargılarımı bertaraf ederek seyretmeye başladım…Türbenin görevlisine merhaba diyerek içeriye yöneldim…Hiç kimse yoktu…Sessizce içeriye selam vererek girdim ve yere oturdum…5-10 saniye sonra jeepten inen bayan zarif,sessiz, edepli bir şekilde içeriye girdi…Yüzüne baktım hafifçe tebessüm ettik birbirimize…’Hoş geldiniz’ dedim usulca…Aynı tonda ‘hoş bulduk’ dedi…35-40 yaş arasında, orta boylu inanılmaz zarif bir bayandı…Yüzünde 15-16 yaşında bir kız çocuğunun masumiyeti ve heyecanı vardı..Sessizce yanıma oturdu..Kitaplarımızı açtık ve herkes sessizce dualarını okumaya başladı…İnanılmaz ama inanılmaz güzel bir sessizlik ve pozitif bir şeyler vardı o anda ortamda…Benden önce bitirdi duasını ve ellerini açtı…Benimde duam bitti ellerimi açıp dua etmeye başladım…Birkaç dakika sonra ağladığını fark ettim…Sessizce mendilini çıkardı hem gözlerini sildi hem ağladı ama duasını etti…Tüm konsantrasyonum bozuldu ve ne yapabilirim diye düşündüm…Sorsam olmazdı…En iyi yapılacak şeyin o anda O’nun içinde dua etmem olduğunu hissettim. Nasıl heyecanlıydım…Nasıl sarılmak istedim…Duamız bitti…Konuşmuyoruz ama gönülden gönüle sanki konuşuyorduk…Tam o hal üzereyken yukardan paldır küldür kendini bilmez, Ramazan ayında türbeleri turistik mesire yeri sanan, 10-15 kişik bir kadın grubu girdi…Henüz bir manevi büyüğün huzurunda olmanın anlamını kavrayamamanın vermiş olduğu cehaletle yerde oturan bizlerin üzerinden atlayarak odayı doldurdular…Tabi biz o manevi mutluluk ve sarhoşlukla ne olduğumuzu anlayamadan ne olduğumuzu şaşırdık…Hemen ben yerden usulca doğrulmadan aradan dışarı doğru kaçtım…O zarif bayanda beni takip etti..Sanki kalkmak için beni bekliyordu…Dışarı attık kendimizi ve göz göze geldik…Bana tebessüm ederek dedi ki ‘Hanımefendi, ne kadar şanslıyız değil mi? Henüz kimse yokken biz sessizce duamızı ettik’ Tabi ben bu arada hayranlıktan ve heyecandan bayılmak üzereyim.. ‘evet, dedim.Çok şükür, Allah dualarınızı kabul etsin ve Ramazanınız mübarek olsun’ Birbirimize tebessüm ederek yukarı çıktık.’
Arabasına usulca binerek oradan uzaklaştı. Ben ise yaşadığım tarifsiz huzur,mutluluk,şaşkınlık,hayret ve sevinçle karmaşık pozitif duygularla denizi seyrederek Sarıyer’e indim.
Şahit olduğum bu kısacık ama benim için çok derin anlamlar ifade eden durum karşısında aklıma Ankara’daki X5’li Doktor Hanım geldi…Görünüşe aldanıp bir an ne kadar önyargılı olduğum aklıma geldi…Ve diğer hanımların saygısızlıklarında kendi yaptığımız saygısızlıklar aklıma geldi…Sizinle karşılaştığımız her anda ve konuştuğumuz her anda beden dilimizden ve/veya hal dilimizden yada lisanımızdan size karşı bir hata, kusur ve saygısızlık olmuşsa ve olursa affınıza sığınıyoruz Sabri Babacığım. Ve yaratılan her zerreye saygısız davranmaktan Allah’a sığınıyoruz…
Sizi saygıyla selamlayıp ellerinizden öperken tüm gönül dostu kardeşlerimize İstanbul’dan gül kokulu sevgiler ve selamlar gönderiyorum.
Saygılarımla.
Kızınız Meryem Gümüşer