İyi akşamlar Sabri amcacım;
Sizi çok ama çok özledim. Geçtiğimiz hafta birkaç gün üstüste işyerinde mesaaiye kalmak durumunda kaldık.Önümüzdeki hafta yurtdışından insanlar geliyor bizi denetlemeye; onun için kalındı mesaiye; o nedenle bugün okadar yorgun hissediyordum ki kendimi. Bugün nerdeyse tüm gün babamın eczanesindeydim. Annem de İzmir'e hasta ziyaretine gitti; Alper de İznik'teki eve gitti; hem bahçeye bakmak, hem de epeydir gidilmemişti; evi kontrol etmek için. Ben de babam yalnız olduğu ve ben de yalnız olduğum için babama geldim; Allah inşallah hayırlı işler verir ona. Akşam da babamı deniz kenarında güzel bir yere iftara davet ettim. Çok memnun oldu, ben de öyle. Güzel bir akşam geçirdik. Ben insanları tanımakta zorlanıyorum Sabri amca. Bazen bir insana çok güvenip inanıyorum ve tüm içtenliğimle yaklaşıyorum ama karşımdaki hareket ve davranışlarıyla beni kırıyor; bana benim gösterdiğim açıklığı ve samimiyeti göstermiyor; ozaman da üzülüyorum. Dün akşam şirkette mesaiye kaldığımda o kız da vardı, hani beni üzüp inciten o kız ve de onun yerine gelen çocuk. Üçümüzdük. Bir ara o kız bana dedi ki "sana imreniyorum İlknur, senin gibi olmayı isterdim" dedi; ne anlamda diye sordum; "nekadar sakin ve yumuşaksın, ben çok gerginim" dedi; senin gibi olmak isterdim dedi. Sonra ailesini, nasıl bir ailede yetiştiğini anlatmaya başladı; anne babası evde devamlı kavga ederlermiş; birbirlerine vururlarmış, kötü sözler söylenir, bağırış-çağırış olurmuş, sandalyeler havada uçarmış. "Ben neden böyle ruh hastası oldum, işte bunlardan" dedi; babasından nefretle bahsederek."hep gerginim, hep huzursuzum" dedi. "Her an bir şey olacakmış haliyle gerginlik içinde yaşıyorum" dedi. Bunları dinlerken çok üzüldüm; ama onun gözlerine baktım; ateş fışkırıyordu sanki; bana ve o çocuğa anlatırken bunları hep onun gözlerine baktım; ateş gibi, kinle, nefretle bakan masmavi bir çift göz. Psikoloğa gittiğini söyledi ama bir işe yaramamış. "Keşke ben de senin gibi olabilsem" dedi. Hep dua okudum içimden onu dinlerken gözlerine bakarak. "Allah'ım sen bu insana yardım et; bu gerginliğinden, bu huzursuzluğundan kurtulması için ona yardım et" dedim içimden. Üzüldüm. Karşımdaki insan yüzünden ben gözyaşı dökmüştüm; ağlamıştım, onun yüzünden nerdeyse işten çıkacaktım ve şuan benim karşımda bana ailesini, kendini anlatırken kendimi içimden ona dua ederken bulmuştum; üzülmüştüm çünkü. Diğer çocuğunda midesinde reflü vardı; midesi bulandı ve lavaboya gitti. Bilemiyorum belki o da etkilendi anlattıklarından o kızın. O çocuğun da aile hayatı sanırım biraz o kızınkine benziyor; çok da huzurlu, mutlu bir ailede büyümemiş o da ancak ikisinde de farklı sonuçlar doğurmuş bu hayatlar. O kız herkesin hakkında dedikodu yapan, kötüniyetli, kimseyi sevmeyen, herkesin yüzüne gülüp arkasından konuşan bir insan olmuş; o çocuksa iyi bir çocuk; öyle bir meziyet vermiş ki Allah ona harika resim yapıyor; fakat herşeyi içine ata ata mutsuz bir insan olmuş. Ama kötüniyetli değil neticede. Bir kaç ay içerisinde evlenecek o çocuk; inşallah evliliğinde çok mutlu ve huzurlu olur. Ben biliyorum ki dün akşam bana bukadar samimice içini açan o kız yarın yine beni üzecek, kıracak; çünkü içi öyle! İçi o hale gelmiş bir insandan sizce iyi birşey çıkar mı? o kız hep bana yaklaşmak istedi; hep yakın davranıp hala da yaklaşmak istiyor; ancak ben ona güvenmiyorum; güvenmemem gerektiğini ve onunla samimi olmamam gerektiğini düşünüyorum. Sizce o kız bana karşı iyiniyetli mi? Yoksa politika mı yapıyor?
Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyor, çok güzel ve hayırlı bir gece geçirmenizi diliyorum.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” Yazan İlknur
Cvp: “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” Yazan Sabri Tandoğan