Sayın İlknur Hanım,
13.9.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, acaba güleryüzülü olmak, neş’eli, cıvıl cıvıl olmak bir güzel evlilik yapmak için yetiyor mu? Bu mesele beni o kadar çok üzüyor ki bunu ancak senin gibi hassas, ince ruhlu, anlayışlı, melek tabiatlı insanlar anlayabilir. Bir insanla aynı çatı altında başbaşa kalmak, tatlı, güzel bir uyum içinde olmak kolay mı? Bunun için pek çok ortak tarafın bulunması gerekmez mi? Bir kültür, inanış, beraberliği olmadandialog nasıl kurulabilir? Aile görgüleri farklı olan iki insan arasında nasıl anlaşma olabilir? Bencil, egoist, ben bilirim diyen insanlar nasıl birbirlerine saygı, sevgi, tolerans gösterebilirler?ir Bunların lafını etmek kolay. Ama bir evde bu benim kazancım, seni ilgilendirmez deniliyorsa o evde huzur, mutluluk mümkün mü? Bugün boşanma mahkemeleri tıklım tıklım dosya doluyorsa, dosyalar koridorlara taşıyorsa acaba bunun sebebi nedir? Füsun Önal bir şarkısında “Sonunu düşünmeden neden tuttun elimi?” diyordu.
İşte böyle sevgili yavrum. Allah bilir ki amacım sei üzmek değil. Senin huzurun, mutluluğun için her gün dua ediyorum. Ama gerçekleri de söylemeye mecburum. Aldığım manevi görev bunu gerektiriyor.
Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygıların en içten gelenini sunuyorum
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sonunu düşünmeden neden tuttun elimi? Yazan İlknur
Cvp: Sonunu düşünmeden neden tuttun elimi? Yazan Sabri Tandoğan