Kâlp aydınlanmadıktan sonra, bilgi ne işe yarar? Mevlânâ’ya sormuşlar: “Aşk nedir?” “Ben ol da bil.” demiş. Bir kaya kovuğunda kalan bir böcek, bütün hayatı, yerleri ve gökleri bu delikten ibaret sanır. Ne olur biz de böyle olmayalım. Olaylara bakış açımız, o daracık, o bencil, o nefsanî perspektiflerden kurtulsun. Amerika’da bazı yapıların, iş merkezlerinin üstünde, büyük harflerle yazılmış çok ilginç bir yazı var: “Amerikalı! Büyük düşün.”
Aşkta varmak değil, yolda olmak, aramak esastır. Çağımızın en büyük psikoloğu E. Fromm, günümüz hastalıklarına koyduğu teşhisi ne güzel özetlemiş: “İnsanın varoluş probleminin cevabı aşktır.” Hiç acı çekmemiş olanlar düşüncesiz olurlar. Cahile en güzel cevap susmaktır. Hayatınızdan memnun değilseniz, sıkıntı ve bunalım içinde çırpınıyorsanız, düşüncelerinizi değiştirin, Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnız aptallar ve ölülerdir. Kendi ayıbını görenler, ne güzel insanlardır.
Mütemadiyen insanları yargılayanlar, ne yaptıklarının farkındalar mı? Bir gün kendilerinin de acımasızca yargılanacaklarını biliyorlar mı? Mümin, ayıplamaz, kınamaz, kötü söz söylemez.
Bir şeyi sevmeden onu anlayamayız. Mutlu olmanın en kolay yolu, başkalarına mutluluk vermektir. Mesnevî “Dinle” diye başlar. Dinlemesini bilen bir insan için, her zerre, her an, yepyeni mesajlar vermektedir. Ahmet Rifai Hz. “Ben sessizlikle emrolundum.” buyuruyor. Yalnızlık hâlâ insanların en insanca yönü. Bütün büyük düşünceler yalnızlık ve sessizlikle şekil alırlar. Bir güzellik, bir yücelik, ancak sessizlik ve yalnızlıkta algılanabilir, özümlenebilir. Kartallar yalnız uçarlar, kargalar sürü halinde. Yunus “Bunca varlık var iken, gitmez gönül darlığı.” der. Lotüs, balıklıkta yetişen bir bitki türü. Lotüs, çevresindeki bütün kötü kokuları,nefis bir kokuya dönüştürüyor.
Neden biz de Lotüs gibi olmayalım. Mümkün mü? Neden olmasın…
SABRİ TANDOĞAN
YENİ MESAJ GAZETESİ