Merhaba Sabri amcacım;
Allah'a çok şükürler olsun ki dün akşam hastaneden çıktık ve annemin evine geldik; ben ayağa kalkana kadar Alper'le annemlerde kalacağız. Sizi nasıl özledim; nasıl da niyetlenmiştim ayın yirmibirindeki konferansınıza gelmeye! Ama kısmetten öte yokmuş işte; bir kez daha anladım bunu! Altı hafta sol ayağımın üzerine basamayacakmışım! Allah'a hep şükrediyorum böyle oldu diye; çok daha kötü olabilirdi çünkü. İnşallah böylece geçip gitmiş olsun! İnşallah bu bir buçuk ay göz açıp kapayana kadar geçsin ve tekrar ayağa kalkıp yürüyebileyim. Şuan ayağım sarılı uzanmış vaziyette size yazıyorum; nezamandır da doğru düzgün yazamıyordum; işyerinde mesailere kalıp duruyordum; akşam geç saatte eve geliyordum; işyerindeki huzursuzluktan, haksızlıklardan nasıl da bunalmıştım! Salı akşamı yine kafam dalgın bir şekilde işten çıktım, eve geldim; Allah'a çok şükür ki eşim evdeydi; benden önce gelmişti! Banyoya girip elimi yüzümü, kollarımı, ayaklarımı yıkayayım dedim! Küvete girdim üzerimde eşofmanla! Eşofmanın kenarlarını kıvırdım ıslanmasın diye! Duşu açtım; duşu açmamla birlikte birden yukardan su gelmeye başladı ve ıslanmaya başladı üzerimdekiler. Bir anlık düşüncesizlik işte! Olacak olanın önüne geçemiyorsunuz! Islanmaya başlayınca duşu kapatacağıma kendimi dışarıya atayım dedim ıslanmamak için; küvetten sol ayağımı dışarıdaki taşın üzerine koymamla dengemi kaybettim ve sol ayağım kaydı ne olduğumu bile anlamadan! Diğer ayağımla dengemi bulayım diye diğerini de dışarıya çıkarınca kendime hiç hakim olamadım ve geriye doğru düşeceğimi hissettim; o an birkaç saniyelik düşünme sürem vardı; hemen karar vermeliydim ya geriye düşecektim ya öne; geriye bıraksam kendimi kafamı küvete çarpacaktım, belki çok daha kötü şeyler olacaktı; o bir kaç saniyede öne gitmeye karar verdim ve sol ayağımın üzerine doğru abandım; o sırada sol bacağım ters döndü, bileğimle birlikte ve bacağımın üzerine oturdum ve sol bileğimden öyle bir ses çıktı ki herhalde ömrüm boyunca bu sesi unutamayacağım. Ayağıma bir baktım ki bileğim yer değiştirmiş, ayağım öylece kalmış ve yerinden çıkmış tamamen ters tarafa doğru; hiç kımıldatamıyordum ayağımı, o an bileğimin acısıyla Alper'e seslendim. O da ayağımı öyle görünce soğukkanlı olmaya çalıştı ama gözlerinden nasıl endişelendiğini hissettim; ben öylece yerde oturmuş; ayağımı havaya kaldırıp birşeyin üzerine koyup beklerken O da ambulans çağırdı, annemlere haber verdi; annemler hemen geldiler; fakat trafikten dolayı ambulansın gelmesi kırkbeş dakika sürdü. Orda öylece ayağıma bakıp ayak bileğimin yerinden çıkmasının verdiği acıyla kıvranırken içimden neler düşündüm Sabri amca! Allah'tan başka hiç ama hiçbirşey düşünemedim ve sadece dua ettim içimden. Tüm gönlümü sadece O'na verdim ve sadece O'nu düşündüm; ayağıma baktım; bileğim ne hale gelmişti; o görüntüye inanamadım! "Allah'ım dedim sen istedin şuan bu haldeyim, bana yardım et, hayırlısıyla iyi olmama yardım et" nasıl canım yanıyor ama tek kelime etmiyorum. Çünkü Alper ağlamaklı, annem nasıl endişeli! Babam daha soğukkanlı olmaya çalışıyor ama değil! 45 dakika sonra ambulans geldi; çok şükür hastaneye getirdiler beni. Hemen rontgen çekildi. ortopedist geldi; baktılar ayak hem bilekten yerinden çıkmış hem de kenarlarında kırıklar varmış; ben öylece sedyede yatıyorum ve Allah'la biraradayım! Dular ediyorum ameliyatlık birşey olmasın diye! Doktor önce ayağını yerine oturtacağız; sonra da ameliyat olman gerekiyor dediler! Kırıklar olduğu için bilekte, yerine otursa da ayak, sonra yine çıkarmış ameliyat olmazsam! Yapılacak birşey yoktu; ameliyat olmam gerekiyordu! Doktorla konuşuldu ve ertesi gün öğlen ikide ameliyata alınmama karar verildi. O akşam hastanede nasıl geçti hatırlamak istemiyorum Sabri amca. Alper'e bakıyorum, nasıl üzgün, gözleri dolu dolu oluyor sürekli ama bana gülümsemeye çalışıyor! Biliyorum o da içinden sürekli dua ediyor! Annem çok fazla endişeli ameliyat olacağım diye! Babam biraz daha herkesi rahatlatmaya çalışıyor, kardeşim de aynı şekilde babam gibi ama herkesin yüzündeki ifadeden anlıyorum ki herkeste bir endişe. Hep merak ederdim ve korkardım narkoz almaktan, genel anezteziden! Herhalde hamile kalınca doğumda alacağım narkoz diye düşünüyordum ve korkuyordum! Meğer böyle alacakmışım. Oysa bu düşünceler nekadar boş; hayatın akışı bize bağlı değil! Hepimiz yukarıdan ince bir iple O'na bağlıyız; Allah o ipi istediği şekilde hareket ettiriyor ve hayatımızı istediği şekilde yönlendiriyor; bize düşen karşımıza çıkan her olaya, herşeye karşı metanetli olmak, sabırlı olmak ve o imtihanı en güzel şekilde verebilmek ve en sonunda da bir gün gelecek tamamen O'na gideceğiz. Ertesi gün ameliyat saati geldi ve beni bir sedyeyle ailemin yanından aldılar ve ameliyathaneye götürdüler; sedyede uzanmış gözlerim tavana bakarken tamamen Allah'la bir aradayım ve sadece dua ediyorum; buz gibi bir yere soktular beni; meğer burası ameliyathaneymiş. Doktor başımda beni rahatlamak için birşeyler söylüyor. Oysa ben ne onun dediğinin farkındayım ne kendimin! Allah'a çoktaaan teslim etmişim kendimi. Sonra anestezist kolumu aldı iğne yapmak için ve gerisi yok... O anda gitmişim; kulağımda "İlknur Hanım, nasılsınız" diye bir sesle gözümü açtığımda ben hala sedyede uzanmış vaziyetteyim ve karşımda doktor! Başım nasıl ama nasıl dönüyor; "Allah'ım çok şükür sana" dedim içimden ve gözlerimi kapattım tekrar gözlerim çok karardığı için ve beni odama çıkardılar ve tekrar ailemin yanındaydım. Şimdi evdeyim, annemlerde! 6 hafta kadar yürüyemeyeceğim; Allah'a çok şükür iyiyim! inşallah 6 ya da sekiz hafta sonra Allah'ın izniyle tekrar yürüyeceğim. Şuan düşündüğüm tekşey bu halde yatarken yatalak insanlar; Allah yatalak insanlara, yürüyemeyenlere yardım etsin; Allah onlara sabır versin! Tabii ki beni de sabır bekliyor. Bizim elimizde hiçbirşey yok; herşey ama herşey Allah'ın elinde! Sadece O'na sığınıyorum, sadece O'na inanıyorum. Başımıza gelen herşeyin bir sebebi var! Önemli olan karşımıza çıkan her zorluğa, her sıkıntıya sükünetle ve sabırla karşılık verebilmek; Allah'ın karşımıza çıkardığı sınavlarımızı en güzel şekilde verebilmek! Allah hepimize ve bana da bu sıvalarımızı en güzel şekilde vermeyi nasip eder inşallah. Çok uzun bir yazı olmuş Sabri amca; sizi sıktıysam özür dilerim. Sizi çok seviyorum. Allah'a emanet olun...
Sevgi ve saygıların en içten geleniyle ellerinizden çok çok öpüyorum.