Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: İnsan
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 10/28/2006 9:51:10 PM


 


Sayın Özden Çiçek,


28.10.2006 tarihli mailinizi aldım.


Efendim, yine harikulade güzel bir mail göndermişsiniz. Her zamanki gibi yine inanılmayacak kadar güzel. Ah diyorum keşke elimde imkan olsa da Özden Hanım’ın bu mailini yeryüzündeki yedi milyar insan kardeşime gönderebilsem. Onların bu maildeki inanılmaz güzellikteki fikirlerden faydalanmalarını sağlayabilsem. Evet Özden Hanım, hayat karşımızda duran kocaman bir ayna. Ne yaparsak, neyi düşünürsek, neyi hayal edersek orada yansımasını görüyoruz. Yunus Emre sekiz  asır evvel boşuna söylememiş “Seni deli eden şey, yine sendedir sende” diye. Bazan hayret ediyoruz bu insan nerden karşıma çıktı diye. Bazan hiddete kapılıyor istemediğimiz, sevmediğimiz bir olay karşısında kaldığımız zaman hayır diyoruz ben buna mütehak değilim, bu olmamalıydı. Vah bana, vahlar bana. Ben ona müstehak olmasaydım, o karşıma çıkar mıydı? Nefs bir türlü gerçekleri kabul etmek istemiyor. Bir türlü Nakşi Hazretleri gibi “Eller yahşi, biz yaman, eller buğday biz saman” diyemiyor. Ve diyemediğimiz sürece de karşılaştığımız negatif durumlar tekrar tekrar önümüze çıkıyor. Ne olur şu bencilliği, egoizmi bir yenebilsek. Ben değil, sen diyebilsek. Mesele kendiliğinden halledilecek. Kainat çıldırtıcı güzellikleriyle önümüzde perde perde açılacak. Ama ne olur nefsin pençesinden hiç olmazsa önümüzdeki zamanı kurtarabilsek. Şeytan ben dediği için cennetten kovuldu. Ebu Lehepler ben dediği için ebedi lanete müstehak oldu. Ne olur biz kendimizi bu uçurumun kenarından kurtarabilsek.


“Yıkanlar hatır-ı naşadımı, şad olsun


Bana namurad olsun diyenler bermurad olsun”


diyebilsek. Hayat öyle güzel, öyle muhteşem ki her yanımız, her yöremiz sonsuz güzelliklerle dolu, mucizelerle dolu. Ah bir görebilsek. Bir özverili hayata ulaşabilsek.


“Ne olur kirlenmesek, temiz kalsaydık


Dünyanın aldatıcı renklerinden soyunsaydık


Ahh...güvercinler gibi böyle saf


Şadırvanlarda kanat çırpsaydık”


Bir gün bir sohbette Muhammed Nur-ül Arabi Hazretlerinin ağzından ben kelimesi çıkar. Mübarek sultan birden ayağa kalkar, lavaboya gider ağzını yıkamaya başlar. Çevredekiler hayretler içindedir. Hazret döndükten sonra sebebini sorarlar. “Efendim der, demin konuşurken ağzımdan ben kelimesi çıktı. Ağzımın içi necasetle doldu. Bilirsiniz İslamda adettir necis bir kabı temizlemek için kırk kere yıkarlar. Ben de öyle yaptım. Ağzımı kırk kere yıkadım” der.


Araştırın, inceleyin, soruşturun bütün kavgalar, bütün cinayetler hep nefsaniyetle ilgili. Bütün boşanmaların arkasında hep benlik kavgası var. Ne olur yakamızı bunun ellerinden kurtarabilsek, hayata, insanlara, olaylara objektif olarak bakabilsek. Ben ben diye tepinmekten vazgeçsek, bugüne kadar ben dedik de elimize ne geçti. Sadece ıstırap, üzüntü, gözyaşı. Peygamber Efendimiz “Senin en büyük düşmanın iki yanın arasındaki benliğindir, nefsaniyetindir” buyuruyor. Ne olur bir sabah o pek değer verdiğimiz, herşeyin üstünde tuttuğumuz ama bizi hep üzen, ıstırap veren, ağlatan “ben”imizi evde bırakıp da onsuz dışarı çıksak. Hayatta yepyeni dokunulmamış, el değmemiş güzellikler göreceğiz. Gökyüzü daha mavi, ağaçlar daha yeşil olacak. Gördüğümüz herkese selam vermek, onlara tebessüm etmek, sevgimizi sunmak ihtiyacımızı duyacağız. Sanki dünyaya yeniden gelmiş gibi olacağız. Ve o zaman


“Yeniden başlasak, yeniden aşka


Hiçbirşey olmamış gibi yeniden”


diyeceğiz. “hayat güzel, insanlar güzel, yaşamak güzel” diyeceğiz.


Peki ne bekliyoruz?


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

İnsan Yazan Özden Çiçek
Cvp: İnsan Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]