Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 11/17/2009 10:27:08 AM



 


Efendim,


Hayırlı günler dileğiyle hepinizi gönülden selamlıyor ve Sayın Büyüğümüzün yeni bir yazı dizisini yepyeni güzelliklere vesile olması ümidiyle paylaşıyoruz...


Hoşçakalın...


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


Düşünceler (1)


İsviçre de ekonomi doktorası yapıp dönen bir okurum, geçen gün ziyaretime geldi. Çeşitli konularda izlenimlerini anlattı. Bir husus var ki, sizlere anlatmak ihtiyacını duydum. Müsaadenizle arzediyorum.


Bu okurumun oturduğu apartmanın karşı dairesinde dört kişilik bir aile var. Anne, baba, kız evlat, erkek evlat. İkisi de öğrenci. Bu aile İngiltere’den gelmişler. Düzen var, nizam var, sulh, sükun var diye İsviçre’ye yerleşmek istiyorlar. Bir süre sonra İsviçre vatandaşı olmak için resmi makamlara müracaat ediyorlar. Gelen cevap olumsuz. “İki çocuğunuz öğrenci, bunlar kalabilirler, ama siz en kısa zamanda İsviçre’yi terk edin.” diyorlar. “Size müsaade etmiyoruz.” Sebebini soruyorlar. Gelen cevap çok ilginç, bir o kadar da düşündürücü: “Size çeşitli vakıflardan mektuplar geldi, soruların birine bile cevap vermeden, üç beş kuruş yardım etmeden, hemen çöpe attınız. Gün oldu, kimsesiz hastalara yardım vakfından, gün oldu fakir öğrencileri okutma vakfından, gün oldu âmalara yardım vakfından mektuplar geldi. Sizden sembolik de olsa bir yardım bekliyorlardı. Ama siz en ufak bir ilgi göstermeden gelen bütün mektupları çöpe attınız. Oysa bunların hepsi bilgisayara kaydediliyordu. Siz herhalde kimin haberi olur dediniz. Attınız. Bu kadar duygusuz, merhametsiz, şefkatten uzak insanların İsviçre topraklarında yaşamasına müsaade edemeyiz. Lütfen en kısa zamanda terk ediniz ülkemizi…”


Genç arkadaşımın anlattığı bu olay beni günlerce düşündürdü. Her şeye omuz silken, burun kıvıran, bana ne diyen kimselerin ne kadar insanlıktan uzaklaştığını gösteren ibret verici bir olay. Oysa atalarımızın kurduğu vakıflar ciddi olarak incelenecek olursa, neler neler karşımıza çıkmaz. Onlar, sadece insanları, muhtaçları, yoksulları, hastaları değil, akla hayale gelmiyecek incelikler düşünmüşlerdi. Acaba dünyada kuşları bile düşünerek onlar için vakıflar kuran başka hangi millet vardır? Mahallenin kedileri, köpekleri, kışın soğukta oturanlar, tabak kıran hizmetçi kızlar bile bu gönül adamlarının kurdukları vakıflardan nasiplerini almışlardı. İstanbul’da Yeni Cami’nin temizliği için kırk kişiyi görevlendiren mübarek insanlar ne kadar duygulu, ne kadar inançlarına bağlı, ne kadar mübarek insanlardı. Dört kişi Yeni Cami’nin merdivenlerini pırıl pırıl yapmakla görevliydi. Merdivenleri ayna haline getireceklerdi. Dört kişi ezan okunmadan önce halıları gül suyu ile ovacaklardı. Cemaat kapıdan girerken, o mis gül suyunun serinletici ferahlığını ta içlerinde duyacaklardı.


Akla gelen her konuda insana, hayvana, bitkiye, cemaata yardım için ecdadımız nice güzel, erişilmez vakıflar kurmuşlar, içlerinde duydukları Muhammedi aşkı nokta nokta bütün varlığa dağıtmışlardı.


Bugün de yine güzel, faydalı, hayırlı nice vakıflar kurulmakta, insanlara hizmet için en güzel insan emeklerini, maddi ve manevi varlıklarını ortaya koymaktadırlar.


Şu içinde yaşadığımız, adına hayat dediğimiz, yaşamak dediğimiz patırtı, gürültü içinde bizler de imkanlarımız, gücümüz nisbetinde bu güzelliklere katılsak daha iyi olmaz mı?


 


         SABRİ TANDOĞAN

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]