Sayın Serap Hanım,
18.11.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, burada “sensiz” kelimesiyle anlatılmak istenen içinde nefsaniyetin, bencilliğin, egoizmin olmadığı bir dünya, bir yaşayış şeklidir. Bu gün insanların çektiği bütün sıkıntılar hep nefsaniyetlerinin köleleri olmalarındandır. Düşünün sözümona çağdaş insanlar daha nikah memurunun önünde en çirkin bir şekilde tepişmeye başlıyorlar. Bu ne utanılacak bir haldir. Neymiş efendim, kim kimin ayağına basarsa evde onun sözü geçermiş. Bu ne kadar adi, ne kadar şerefsizce bir düşünce. Daha nikah memurunun önünde insan sevdiğinin ayağına nasıl basar? Ona nasıl kıyar? İşte böyle yavrum. Daha nikah memurunun önünde başlayan bu nefsaniyet kavgası ilk günden itibaren bütün yaşantıları boyunca devam ediyor. mutluluğa giden yol nefsaniyeti kapının önüne koymakla başlar. Biz rahmetli eşimle evlendiğimiz gün bir mukavele imzaladık. Dedik ki bu evde ne senin dediğin olacak, ne benim dediğim olacak. Yalnız Allah’ın ve Peygamberin dediği olacak. 44 yıl evli kaldık, bir kere bile tartışmadık, birbirimizi kırmadık, incitmedik. Kırk dört yıl içinde bir kere bile eşimin önünde ayak ayak üstüne atmadım. Ondan bir kere bile su istemedim. Kalktım, kendim içtim.
Değerli yavrum, bunlar minicik örnekler. Bunun gibi daha yüzlerce, binlerce örnek verebilirim. Bütün mesele aşk ile, şevk ile, heyecan ile yaşayabilmekte.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sensiz bir aleme ulaştın mı hiç? Yazan Serap
Cvp: Sensiz bir aleme ulaştın mı hiç? Yazan Sabri Tandoğan