Selamün Aleyküm,
Sizi kendime yakın hissettiğim için Sabri Amcacığım diye sözlerime başlamak istiyorum bu sefer. Kafamı kurcalayan bir meseleye rastgeldim bu konuda önümü aydınlatmanızı sizden istirham edeceğim.
Efendim, Mevlana Hazretleri Fihi Ma Fih adlı eserinde 20. bazı tercemelerde 21. Fasılda şöyle bir bölüm geçiyor,
"Gece-gündüz uğraşıyor, kadının huylarını güzelleştirmeye çalışıyorsun. Kadının pisliğini kendinle temizlemedesin; kendini onunla temizlersen daha iyi olur; çünkü onu da kendinle beraber temizlemiş olursun. Kendini, onun için temizle; ona doğru git. Sence olmayacak bir söz bile söylese doğru söylüyorsun de. Kıskançlığı bırak. Kıskançlık, erkek huyudur amma şu bir tek iyi huyla birçok kötü huylar peydahlanır sende. Tanrı rahmet etsin, esenlikler versin, Peygamber, bunun için "Müslümanlıkta keşişlik yoktur" buyurdu; keşişler yalnız yaşarlar, dağlara çıkarlar, evlenmezler, dünyadan vazgeçerler; bunlar yoktur Müslümanlıkta. Tanrı rahmet etsin, esenlikler versin, Peygamber’e ince, gizli bîr yol gösterdi yüce, büyük Tanrı. Nedir o yol? Kadınların cefâlarını çekmek, olmayacak sözlerini dinlemek, onlara üst olmak, kendi huylarını temizlemek, güzelleştirmek için evlenmek. "Gerçekten de sen, pek büyük, pek güzel huylara sahipsin."
İnsanların cefâlarına, eziyetlerine dayanmak, kendi pisliğini onlara sürmek gibidir. Senin huyun, onların kötülüklerine dayanman yüzünden güzelleşir, iyileşir; onların huylarıysa bu saldırma, bu haddini aşma yüzünden kötüleşir. Bunu bildin ya, kendini temizlemeye bak. Onları, kendi pisliğini onunla temizlediğin bir çaput bil. Nefsini yenemezsen aklını başına devşir de tutalım, aramızda nikâh yok; başı boş bir sevgili o; istek üstün olunca yanına gidiyorum de; kızgınlığını, hasedini, kıskançlığını bu yolda yen, gider kendinden; onların cefâsına dayanmak, olmayacak şeylerine tahammül etmek tadını alıncaya dek bu dersi ver kendine. Ondan sonra artık bu ders olmadan da dayanmaya başlarsın, kendine zulmetmeye alışır gidersin; çünkü artık faydanı, apaçık bunda görürsün.
Rivâyet etmişlerdir; Tanrı rahmet etsin, esenlikler versin, Peygamber, sahâbeyle bir savaştan gelmişti. Bu gece şehrin dışında yatacağız, yarın gireceğiz şehre diye davul çalın buyurdu. A Tanrı elçisi dediler, sebebi ne? Olabilir ya dedi, kadınlarınızı yabancı erkeklerle buluşmuş görürsünüz; canınız sıkılır; bir fitnedir, kopar. Sahâbeden biri dinlemedi; kalkıp gitti; karısını bir yabancıyla buldu. Peygamber'in yolu buydu: Kıskançlığı, öfkeyi gidermek için zahmet çekmek; kadını doyurmak, giydirip kuşatmak için zahmet çekmek; yüz binlerce hadsiz-hesapsız zahmetler tatmak; böylece de Muhammed'lik âlemi yüz gösterinciyedek dayanmak, Îsâ'nın yolu, çabalamak, yalnızlık, isteğe uymamaktı; esenlikler ona, Muhammed’in yoluysa kadının ve insanların derdini-cefâsını çekmek. Mâdemki Muhammed'in yoluna gidemiyorsun, bâri Îsâ'nın yoluna git de bir uğurdan yoksun kalma. Sende bir arılık varsa yüz sille yersin, meyvesini, karşılığını ya görürsün, yahut da göreceğine inanırsın; mademki buyurmuşlardır, haber vermişlerdir, elbette böyle birşey var, sabredeyim de zamanı gelir, birdenbire o haber verdikleri şey bana da ulaşır dersin; ulaştığını da görürsün. Değil mi ki bu zahmetler yüzünden şu anda hiçbir şey elde edemedim amma sonunda defineler bulacağım diyorsun. Bunu gönlüne koymuşsun; defînelere ulaşırsın, beklediğinden, umduğundan fazlasını elde edersin. Bu söz, şimdi tesir etmez amma bir zaman sonra daha pişkin, daha olgun bir hale gelirsin, o vakit adam-akıllı tesir eder sana.
Kadın nedir, dünya ne? İster söyle, ister söyleme; o, neyse gene odur, yaptığını bırakmayacaktır o. Hattâ söyledikçe daha da beter olur. Meselâ bir somun al, koltuğuna koy, sakla, bunu kimseye vermeyeceğim de vermeyeceğim; vermek şöyle dursun, göstermeyeceğim de de. Ekmek, bolluğundan, ucuzluğundan yerlere dökülüp saçılmıştır, köpekler bile yemiyor amma vermemeye, göstermemeye kalkıştın mı, bütün halk ona düşer; sakladığın, göstermediğin o ekmeği mutlaka göreceğiz diye yalvarmaya, seni kınamaya, sövmeye koyulur. Hele koltuğuna-yenine sakladığın, vermemeye, göstermemeye savaştığın o ekmeğe öylesine düşerler ki bu düşkünlük, haddi-sınırı aşar-gider. Çünkü "İnsan men'edildiği şeye düşer." Kadına gizlen diye emrettikçe onda, kendini gösterme isteği çoğalır-durur; halkta da o kadın ne kadar gizlenirse onu görmek isteği o kadar artar. Şu halde sen oturmuşsun, iki tarafın da isteğini kızıştırıyorsun. Sonra da bunu doğru-düzen bir iş sanıyorsun; oysa ki bu iş, bozgunculuğun ta kendisi. Mayasında kötü bir işte bulunmamak varsa, yapma desen de, demesen de iyi huyuna, temiz yaratılışına uyacak, ona göre hareket edecektir o; bırak, işkillenme sen. Yok, tersine, mayası pisse gene kendi yolunu tutacaktır o. Gerçekten de yapma-etme, görünme demek, isteği arttırır ancak; başka şeye yaramaz..."
Okuduğum Meliha Ülker Anbarcıoğlu tercemesin de eserin başında kendisi Mevlana hakkında bu fasıla dayanarak şöyle bir yorum yapmış, "...Aynı zaman da Mevlana, kadının şahsiyeti üzerindeki menfi tesiri bakımından, çarşaf veya peçe gibi manasız ve suni örtüler kullanmanın şiddetle aleyhinde bulunmuştur."
Ve yine kitaplığımda bulunan Abdülbaki Gölpınarlının "Mevlana Celaleddin Hayatı, Eserleri, Felsefesi" adlı eserde "Mevlana ve Kadınlık" isimli bölüm de "...Mevlana hiç çekinmeden ve açıkça kadının kapanmasının manasızlığını belirtiyordu." diyor.
Efendim şimdi,
1-Şahsım adına bir Allah dostunun Allahın emirlerine ters bir söz edeceğini düşünmüyorum.(Bizzat Mevlananın kaleme aldığı bir eser değil zaten)
2-Tercümelerde mi bir hata var
3-Mevlana bir kadının kapanmasını değil de, "zorla bir kadının kapattırılmasını" mı eleştirdi
İşin en önemli ve sizin görüş ve önerinize muhtaç olduğum kısmı ise tercüme edenlerin yorumu yani rahatlıkla "Mevlana örtünmeye karşıydı" yorumunu yapmak ve yazmak paylaşmak. Ne kadar yerinde olur. İnanın kitapları ortadan kaldırmayı bile düşündüm çünkü böyle bir yorum beni hayli rahatsız etti.
Çok uzun oldu değerli vaktinizi aldım Amcacığım. Değerli fikrinizi merak ediyor ve dört gözle yorumunuzu ve beni aydınlatmanızı bekliyorum.
Ellerinizden öper, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Kendi kirli düşüncelerini Allah dostlarına mal edenler ne garip insanlardır Yazan "Mytreasure"
Cvp: Kendi kirli düşüncelerini Allah dostlarına mal edenler ne garip insanlardır Yazan Sabri Tandoğan