Çok Sevgili Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,
Öncelikle hepinizin Kurban Bayramı kutlu olsun, hayırlara vesile olsun. Başlangıç anlamına gelen arefe günü de inşallah sonsuz güzelliklerin, yepyeni hayırların başlangıcı olur bütün insanlık için…
Ne kadar şükretsek azdır ki bu güzel günlere birlikte tekrar kavuştuk. İnşallah nice bayramları sitemizin çatısı olan siz sevgili büyüğümüzün eşi bulunmaz varlığı ile kutlamak nasibolur…
Efendim, dün akşam her ne kadar Fenerli olsak da bir süreliğine Beşiktaş taraftarlığı yaparak Beşiktaş-Manchester United maçını izledim. Bu maç bana hayatın içindeki birçok hususu özetliyor gibi geldi. Ve sizlerle paylaşmak istedim:
Maç öncesi sporcular sahaya küçük çocukların ellerinden tutarak çıkmışlardı. Bu çok güzel bir tabloydu ve çocukların masumiyeti, tertemiz duyguları maçlarda ortaya konan bazı tatsız durumların zıddı bir görüntü ortaya koyarak anlamsızlığını ifade ediyordu.
Maç öncesi oyuncular sıralanmışlar, maçın düdüğünü bekliyorlar bu sırada da spiker onları şahsi olarak tanıtan bilgiler veriyordu. Her iki takımın oyuncularına tarafsız bir gözle baktım. Manchester United takımınının oyuncuları ki son 23 maçta kendi sahalarında yenilmez ünvanını koruyorlardı, karşı takımı küçümser bir hava içindeydiler. Birkaçı da bu sırada son derece ukala tavırlarla sakız çiğniyorlardı. Beşiktaşlı oyuncular ise son derece saygılı bir tavır içindeydiler. Bu şartlarda bana göre daha baştan galibiyet Beşiktaş’ın hakkı idi. Sonra maç başladı. Maç sırasında bazen oyuncular yere düşüyor, sakatlanıyorlardı.. Ancak oyun sahası bir anlamda hayatı temsil ediyordu ve kimsenin kaybedecek zamanı yoktu. Oyuncular düştükleri yerden vakit geçirmeden kalkmak zorundaydılar. Bunu yapmayanlar motivasyonlarını kaybediyorlardı. Sonra 20. dakikada Beşiktaş’ın golü geldi. Son derece önemli bu gole rağmen antrenör Mustafa Denizli son derece sakindi. Aşırı sevinç hareketlerine girişmemişti. Çünkü hayat sahnesinde olduğu gibi henüz maç devam ediyordu. Burada Sayın Büyüğümüzün bir sözünü hatırladım: “Hayat yolunda ne başarılar karşısında aşırı sevinmeli ne de başarısızlıklar karşısında çok üzülüp yılmamalı.” diye. Oyun sırasında taraftarlar maç deplasmanda oynanmasına rağmen Beşiktaş’a destek veriyorlar, motivasyonunu artırmasına yardım ediyorlardı. Bu da başarılarımızın arkasında sevenlerimizin desteğinin ihmal edilemez olduğu gerçeğini anlatıyordu. Zaman zaman karşı koyamayacakları akınlar olduğunda sporcular bazı ayak oyunları ile belki maç kuralları dışında da olsa, sarı kart veya yerine göre kırmızı kart görmeyi göze alarak maçın akışını değiştirecek çareler arıyorlardı. Yerine göre hayatın içinde bazı risklerin göze alınması gerekiyordu belki de.
Maç boyunca her iki antrenör de zaman zaman ekrana geliyordu. Mustafa Denizli son derece beyefendi ve sakindi. Bir spor adamı kimliğiyle ona saygı duydum. Manchester United takımının antrenörü ise çok tatsız bir yüzle, saldırgan tavırlarla sakız çiğnemeyi sürdürüyordu sporcuları gibi. Bir takımı ayakta tutabilmek için bir antrenörün varlığı şarttı ve hayatın içinde belki de mürşidi temsil ediyordu. Kaleci Rüştü ise maçta büyümüş, büyümüştü, inanılmaz kurtarışlar yaptı. Bir takımda her oyuncu ayrı ayrı çok önemli idi, vazgeçilmezdi ama kaleci her şeyin toplandığı çok önemli bir noktayı temsi ediyordu ve sanki tevhidin yaşanmasının önemine işaret ediyordu.
Bu arada maçı sunan spikerin de hakkını vermek lazımdı. O da maçı son derece sıcak bir havada adeta yaşayarak sunmuştu. Rüştü’nün inanılmaz kurtarışlar yaptığı anlarda “İşte,” diyordu “şu anda 500 kalori birden harcadık.” Maçın sonlarına doğru oyuncularımızın maça dayanmasını ve bu skorla kapatmasını bekliyordu artık. Bu konuda kendisine katılmadık. Hayatın içinde nasıl son nefesimize kadar mücadelemizi sadece ayakta kalmak için değil bir güzelliği ortaya koymak için vermemiz lazım idiyse maçta da doğrusu son ana kadar ikinci golü bekledik.
Ve maç 1-0 sona erdi. Taraftarların büyük coşkusu görülmeye değerdi. Son 23 maçtır sahasında yenilmeyen, karşı takımı küçümseyerek sahaya çıkan Manchester United takımına bu maçlardaki tarihi 200. golünü kaydeden Beşiktaş ile gurur duyduk.
Maçın sonunda Beşiktaşlı sporcular büyük bir coşkuyu yaşıyorlardı ama taraftarlarıyla birlikte. Bu da başarılarımızın paylaşılmadığı zaman pek de bir anlam ifade etmediğini anlatır gibiydi. Dostlarla paylaşılan güzellikler daha bir anlam kazanıyor, kıymetleniyordu. İnsanı insan eden yine insandı.
Ve bu güzel maç ile hayatın içindeki bazı gerçekleri yaşamış olmanın da verdiği güzellikle tekrar kendi takımımızın taraftarlığına avdet ettik.
Burada son olarak bütün Beşiktaş taraftarı dostlarımızı tebrik ediyor hepinize gönül dolusu selamlar, sevgiler, saygılar sunuyorum efendim.
Hayırlı günler…
Çiğdem Seçkin Gürel