Çok Değerli Büyüğümüz ve Sevgili Dostlar,
Bütün güzelliklerin sizlerle olması ve bütün günlerinizin daimi bir bayram neş’esiyle dolması dilekleriyle sözü sayın büyüğümüzün “düşünceler”ine bırakıyor hayırlı günler, sağlık, esenlik ve mutluluk dolu nice bayramlar diliyorum…
Çiğdem Seçkin Gürel
Düşünceler (3)
İnsanı hayvandan ve makineden ayıran ve üstün kılan düşünme melekesidir. Su yükseldiğinde gemi de yükselir. Bir sohbet meclisinden en çok istifâde eden, en edepli olan, sükût eden, saygı ile dinleyen insandır. Zafer, sabırdadır. Öfkesine hâkim olan kurtulur.
Kur’an-ı Kerim “Oku” diye başlıyor, Mesnevi, “Dinle” diye… “Konuş” diye başlayan bir kitap görmedim. Âmâ Peygamber var ama sağır Peygamber yoktur. Dinlemek görmekten önce gelir.
Düşünmeden konuşmak, istişare etmeden eyleme geçmek çok tehlikelidir. Mânâ yolunda, nice büyüğün ayağı bu yüzden kaymış, helake uğramıştır. Allah cümlemizi esirgesin. Sen sen ol, derdini kimseye açma. Yan ama tütme. Allah’a havale et. Kimseden bir şey bekleme. Seccaden yetmiyor mu? Mutluluk ve huzur, sessizliğin içindedir. Allah, ebedi gerçekleri sadece sessizliğin içinde söyler. Aşk ile gel, kemâl ile git. Kötülükten, nefsin ayıplarından kaç. Yalnızken bile işlesen, kötülük seni yorar.
İtiraf edelim, zor bir çağda yaşıyoruz. Her şey insana karşı; bugün insanları yargılarken insaflı olalım. Bugünkü insana bakarken neyi noksan diye değil, bu şartlar altında hâlâ neyi kaybolmamış diye bakmak gerekiyor. İnsanlar doğuştan tertemiz doğuyorlar. Melek gibi doğuyorlar. Sonra aile, okul, toplum üçlüsü onları canavar haline getiriyor.
Hepimiz canımız dişimizde, çok zor şartlarda yaşıyoruz. İnsanlara eleştiri ile yaklaşmak, her an onları yargılamak bize ne kazandırıyor? Ne olur, biraz da, sevgi ile, saygı ile, edep ve incelikle yaklaşsak onlara. Bugünün insanı eleştiriden çok, yargılanmaktan çok, sevgi bekliyor, saygı bekliyor, ilgi bekliyor. Ne olur birbirimizden esirgemeyelim bunları. İnsanda sesi duyulmamış büyük bir musiki gizli. Onu duyabilmek için Muhammedi aşk gerek…
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Allah’ım, her şey aslında nasılsa, öyle göster bize. Yunus, “Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar.” diyor.
Kâinatın en büyük sarayı, içi sevgi ile dolu insan kalbidir. Kalbin edebi, sükûttur. Elde edilmesi en güç dostluk, insanın kendi kendisiyle dost olabilmesidir. Gözü yerde olanın, gönlü âsumana çıkar. İnsan olmak bir sanattır. Istırap bir rendedir, fazlalıklarımızı alır. İnsanı insan eden, yine insandır. Her an, yeni bir hâl içindeyiz. Her an yeni bir sınavdayız. Bu dünya darılma pazarı değil dayanma pazarıdır. Hilkâtten murat, idraktir. Şükretmemek, nimetin elden gitmesine neden olur. Allah kuluna kâfidir. Seccadende bulamadığın huzuru hiçbir yerde bulamazsın. Dikkat et, vücudun bir mâbettir. İçinde sana senden yakın olan vardır. Mana âleminin kapıları sabır, şükür, edep, tevazu ve şükür ile açılır. Sessizlik kişiyi özgür kılar, darağacında bile.
Yarının çiçekleri bugünün atılan tohumlardır. Yaşamanın hüneri, her yeni günün güzelliğini görebilmektir.
SABRİ TANDOĞAN
21 Şubat 1998, Cumartesi
Yeni Mesaj Gazetesi