Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Özden Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Özden
Tarih : 11/30/2009 3:19:45 PM


 



Efendim,


 


Sayın Gönül Yolcusu'nun bayram mesajım üzerine yapmış olduğu yorumu okudum. Allah güzel görüşlerinden dolayı razı olsun. Çok teşekkür ederim.


 Ancak ben de çok çok yolun basında olan ve de hepinizden çok duaya ihtiyacı bulunan bir fakir kardeşleriyim. Öyle karınca kararınca düzgün yasamaya çalışan ve de büyük eksikleri olan biriyim.  Siteden ve sizin eserlerinizden faydalanmaya çalışıyor, faydalandığım her bolumu, konuyu veya hikâyeyi de olabildiğince çok kişi ile paylaşmaya gayret ediyorum. Sizlerin dostluğu ile şereflenmek benim için inanılmaz değerli.


 Bu gün yazdığım her satiri da bundan dört sene önce, sizinle ilk yapmaya cesaret ettiğim yazışmaya borçluyum. Sitenizi ilk keşfettiğim gün size yazdığım maile öyle bir cevap vermiştiniz ki, o cevap yıllar sonra ilk kez beni kâğıt kalemin basına oturttu. Marifetler iltifatlara tabi imiş. İtiraf edeyim ki o gün ben yazacak ne bulabilirim ki diye duşundum. Sıradan ve monoton diyebileceğimiz bir yaşamımız vardı. Okula giden iki evlat, ev isleri, hobiler. Ama sizinle yazışmak! ... Hem de yazacak konu bulabilmek... Öyle zor öyle imkânsız di ki...


 Yazdığım her mektup yaşamımdan bir kesitti. Önce sevdiklerimi yazdım, sonra yitirdiklerimi. Herhangi bir yerde herhangi birinin basına gelen cinsten şeylerdi bunlar...  Sizin kitaplarınızı okudum, Rana Annemin günlüğünü... Bir gün bir de baktım ki hayata bakışım hızla değişiyor. Öyle değişiyor ki, ben farkında olamadım... Ama önce çevrem değişti, insanların bana yaklaşımı, benim olaylardan etkilenişim, olaylara verdiğim tepkiler. Çok şey değişti çok... Yazdıkça kendimi tanımaya başladım... Yazdıklarıma kendim şaşar oldum... Rabbimi tanıdım, ailemi tanıdım, dostlarımı, insanları... Bir gün bir baktım ki en çok bildim tanıdım sandığımı hiç tanımamışım... Çünkü bu yolda yürürken farkına vardıklarım gösterdi ki  dünyaya baktığım pencere aslında bir buzlu camla kaplı imiş. Sanki bir el uzandı pencereyi  açtı önümde, hem de ardına kadar. Her şey inanılmaz net bir görüntü ile seriliverdi önüme... Önemsediğim pek çok şeyin gereksizliğini, gerçek sevginin ne olduğunu, bu sevgiyle kâinatı kucaklayıp Rabbimin tüm yarattıklarıyla dost olabilmeyi öğrendim... Ve bu gün yasadığım her şeye rağmen hala dimdik durabiliyorsam ayakta, seviyorsam hayati, inanamadığım kadar çok dostum olduğunu gördüysem hayretler içinde,  bana en büyük kötülüğü yapanları bile cennetimin anahtarı olarak görebiliyorsam, Hoştur bana Senden gelen diyebiliyorsam, yüreğim kıpır kıpır çocuklar gibi mutlu  isem, imtihanımın ağırlığı altında ezilmeyip onu basımda taç olarak, bana Rabbimden bir armağan olarak hissedebiliyorsam bunların hepsini Rabbimin rahmetine, adaletine, azametine, hikmetine, keremine,  size ve Gönül Sohbetlerine, Gönül dostlarıma borçluyum.


Rabbim öyle büyük ki ben ona bir adim attım o karsıma hiç ummadık yerde hak asıklarını çıkardı... Kurman-ı Kerim okuyabilmek için bir hamle yaptım O karsıma inanılmaz faydalı bir Tefsir dersi çıkardı... Değil sadece okumayı harf harf kelime kelime anlayabilmeyi nasip eder oldu... Ben insanları hosgormeye başladım O bana onları sonsuz sevgiyle kucaklamayı nasip etti...  Acze fakra binaen  yıllarımı verip çalışsam elde edemiyecegim şeyleri önüme serdi... Daha ne diyeyim...


Bediuzzamanin dediği gibi; Her isimizde Rıza-i ilahi olmalı. O razı oldu mu dünya küsse önemli değil. Gerçek dost arayana Allah yeter,  zaten Allah bize dost ise her şey dost olur... Eğer Yaran arıyorsak Kurman yeter, çünkü her derdimizin dermanı içinde saklıdır, Mal istersek kanaat yeter, çünkü kanaat eden iktisat eder iktisat eden bereket bulur... Düşman isteyene ise nefis yeter, çünkü kendini beğenen belayı bulur zahmete düşer, kendini beğenmeyen sefayı bulur rahmete gider, Nasihat isteyene ise olum yeterlidir. Ben en büyük nasihati en sevdiğimi, kardeşimi bundan on yıl önce Hak’ça uğurladığımda almıştım... O gün sancılı değişimin ilk günüydü... On yıl sonra yine şiddetlenen imtihanda ise farklı düşünüyordum artik... Her yeni doğan bir doğum sancısı ile geliyordu... Bizdeki değişim için de gerekliydi bu sancılı ve izdirapli surec...


 Ben bunları  kırk yılda ancak anladım. Anladım da sindirmem ve tamamen yaşamımda uygulayabilmem için daha çok çaba sarf etmem gerek çok...


  Uygulamada elbet eksikler çok fazla,  ama dedim ya karınca kararınca yolunda olmak bizimki. 


 


Allah sizlerden razı olsun.


Sonsuz saygı ve sevgi ile ellerinizden öpüyorum. Rabbime emanet olun dualarınızda lütfen  beni unutmayın.


 


Kızınız ÖZDEN


  


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]