Sayın Suzan Hanım,
1.12.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, eşyanın hakikatini görmek demek hayatın özünü, gerçeğini sezebilmek, anlayabilmek demektir. Biz ilkokula başladık. Öğretmenlerimiz dedi ki cisimler ikiye ayrılır. 1- canlı cisimler, 2- cansız cisimler. İlkokulun son sınıfındaydık. Amerikalılar Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası attılar. O tarihten sonra görüldü ki maddenin en küçük parçası sayılan atom, içinde nötronlarıyla, protonlarıyla, elektronlarıyla Mevlevi dervişleri gibi dönen apayrı bir âlem. Çevrede ne görüyorsak hiçbiri cansız değildi. Her biri kendi içindeki atomlarıyla bize hitabediyordu. Önemli olan, kâinattaki her zerreye sevgi, saygı duyabilmek. Onlarla dost, arkadaş, kardeş olabilmekti. Bizim çevremizdeki gördüğümüz her şey bizimle diyalog halinde. Ama biz onlarla yeteri kadar dost olabiliyor muyuz? Ben bulaşık yıkamayı çok severim. Bulaşık yıkarken ürperir, heyecan duyarım. Yıkadığım bardakları, tabakları zaman zaman öperim, onlara sevgimi söylerim. Çünkü bardağı da, tabağı da, kaşığı da, bıçağı da bize hizmet ediyorlar. Bize sımsıcak mesajlar iletiyorlar. Bir söz vardır: “Görenedir görene, köre nedir, köre ne?” Allah cümlemizin gönül gözünü açsın. Gerçekleri görebilelim. Güzellikleri görebilelim. İçimizdeki sevgiyi öyle büyütelim, öyle büyütelim ki tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün bitkileri, bütün eşyayı Muhammedi bir aşkla kucaklayalım. İşte o zaman kâmil insan olmaya doğru bir adım atmış oluruz…
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Sevmek, devam eden en güzel huyum" Yazan Suzan
Cvp: "Sevmek, devam eden en güzel huyum" Yazan Sabri Tandoğan