Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Özden Çiçek Hanım’dan aldığımız sunum
Gönderen : Özden Çiçek
Tarih : 12/11/2009 5:06:23 AM


 


Efendim hayırlı geceler,


Size bayramdan bu yana yazamadım sakin ihmal ettiğimi düşünmeyiniz. Annem ve babam buradalar. Ayni zamanda benim kurslarım devam ediyor. Herkesle ilgilenmeye gayret ediyorum. Oldukça yoğun günler geçiriyoruz. Ama ailece sizin sitenizden ve yazılarınızdan da okuyor, sizi anıyoruz. Dualarımız hep sizinle.. Siz de dualarınızı eksik etmeyin lütfen.


 


Size aşağıda okuduğum bir hikâye üzerine yazdıklarımı  gönderiyorum.  İnşallah hep ışığa, aydınlığa ve nura yürüyenlerden olabilmek ümidi ile.. Sevgiler..


 


 


 


Bilim adamları laboratuar ortamında bir deney yapıyor. Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştiriyorlar. Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru üşüşüyorlar. Ama şişenin tabanı cam ve onların da yabancısı olduğu bir madde olduğundan çıkmayı başaramıyorlar. Bu arada sinekler, şişenin ağzına doluşuyorlar ve karanlıkta dışarı çıkıp kayboluyorlar. Ağzı açık olan şişeden karanlık tarafa doğru tek bir arı bile gelmiyor. Camın önünde ışığa doğru çabalarına devam ediyorlar.


 


İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor. Ancak daha derinlemesine düşününce, karşımıza bir anıt gibi dikilen gerçek çok farklı oluyor.



Çok basit gelen bu deney beni oldukça düşündürdü. Arıların ne kadar akıllı varlıklar olduğunu hepimiz biliyoruz. Sinekler ise malum hayvanlar. Arılar ne kadar temizse adı üstünde, sinekler de o kadar
pis ve mikropludur. Arılardan korkarız bizi sokarlar diye ama sineklerden midemiz bulanır.


Evet, ışığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır kuşkusuz. Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyenlerdir. Ne tür engel olursa olsun önlerinde, çabalarını sürdürenlerdir. Ve
bu uğurda da gerektiğinde ölebilenlerdir. Yürek, azim, sevgi, ilkeler, dürüstlüktür bunu yaptıran. Kendine saygı, yaşadığı topluma saygıdır. Sinekler, karanlıkta sıvışan kaçaklardır. Karanlığa yürüyenlerdir. Karanlık düşüncelerdir. Şişenin ağzının karanlığa bakmasının onlarca hiç bir önemi yoktur. Sinsi, ilkesiz, yüreksiz, korkak varlıklardır.
SADECE Kendi yaşamları söz konusudur.
Nerede yemek varsa, nerede rahat yasayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler.
Onlar için karanlık olması önemli değildir açık ağızların.


 


Arıyı kovalamak isterseniz savaşır. Engellere aldırmaz. Amacı sadece ışığa ulaşmaktır. İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır. Ve değerleri için ölür. Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler kovaladığınız yere. Yemeklerinize, kollarınızın üstüne tünerler. Pis ayaklarıyla ezerler yaşadığımız her yeri. Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar. Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler. Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur..


Peki, bizler ne olacağız, nasıl ders çıkaracağız bu deneyden.. En küçük engelde karanlığa uçanlardan mı, yoksa ölümüne aydınlığa ulaşmak için caba sarf edenlerden mi? Neslimizi nasıl yetiştireceğiz? Güvenli, disiplinli, çalışkan, vefakâr mı, yoksa çıkarları için her şeyi yapan, maddi ve manevi karanlıkta olanlardan mı?...


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]