Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım’dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 12/14/2009 3:22:53 PM



 


 


Efendim,


Hayırlı, güzel haberler getirecek verimli bir çalışma haftasında neş’e, huzur ve çalışmalarınızda kolaylıklar dileğiyle...


 


Hoşçakalın...


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


Kültür nedir? Kültürlü insan kimdir? (4)


Batılılar gerçek mânâda eğitimden geçmiş bir insandan bahsederken, “sesi bile terbiye edilmiş” derler. Hitap tarzlarındaki kabalık, sizi oturduğunuz televizyon ekranı başında bile ürpertiyor, incitiyor, tedirgin ediyor.


Bazı insanlar için din, yaşanan, ışıklarıyla kalpleri aydınlatan, karanlıkları nura boğan bir gıda, bir şifa kaynağı değil sadece ipe sapa gelmez minicik, nüanslar yakalayıp onlar üzerinde nefislerini, benliklerini, egolarını daha da büyütecek bir araç, bir vasıta. Hani inançları olmayan bir insana: “Din buysa kardeşim, benim inançsızlığım onların şu halinden çok daha iyi.” dedirtecek durumlar.


İşte böyle sayın asistan okurum. Ben kültürü bir insanlık, bir efendilik, bir zarafet, bir incelik, bir irfan okulu olarak görüyor ve anlıyorum. Yoksa bir takım kapı gibi diplomalar, sosyal statüler, ekonomik güçler kesinlikle kültürün göstergeleri değil. Bu tür insanlara işgal ettikleri makam, mevki, statü ne olursa olsun kesinlikle, kültürlü ve aydın insan diyemiyorum. Ne olur birbirimizi kandırmayalım. Bir merkebin üzerine bir sandık dolusu mücevher koysanız onun o zavallı hayvanın ne faydası olur? Buzdolabınız yiyecek dolu, çeşit çeşit etler, peynirler, sebzeler, meyveler, ama siz dolabın kapısını açıp masanıza o güzelim yiyecekleri koyamadıktan sonra açlığınız susuzluğunuz nasıl biter, hiç imkan var mı? Hayat da, böyle. Bir takım diplomalar, insana, bir takım geçim yollarının kapısını açabilir. Amenna. Ama insan olmakla, efendi olmakla, duyan, düşünen, hisseden bir insan olmakla diploma arasında pek yakın bir ilgi göremiyorum. Çevremdeki örnekler hep bunu kanıtlıyor. Önemli olan insan olabilmek, efendi olabilmek, beşikten mezara kadar iyinin, güzelin, doğrunun arayıcısı olmak, iki günü birbirine eşit olmayan güzel bir insan olabilmek. Hep kulaklarımda Yunus’un mısraı çınlıyor.


“Nazar eyle ileri


Pazar eyle götürü


Yaradılanı hoş gör


Yaradandan ötürü”


Eğer bitirdiğimiz okullar, aldığımız diplomalar, okuduğumuz kitaplar bizim daha olgun, daha anlayışlı, daha efendi bir kimse olmamıza yaramıyorsa, bilakis bizi daha hırçın, daha kavgacı, daha münakaşa aşığı,daha saldırgan, daha saygısız yapıyorsa o zaman bütün bunlar bir kuru emek değil de nedir?


Bilmem demek istediklerimi anlatabildim mi aziz okurum. Benim, kültüre, kültürlü insana bakışım böyle. Kültür olayından anladığım bu. Bu görüşlerime katılıp katılmamak sizin yüksek takdirlerinize kalmış.


Sözlerimi büyük Yunus’un mısralarıyla bitiriyorum.


“Gelin tanış olalım


İşi kolay kılalım


Sevelim, sevilelim


Dünya kimseye kalmaz.”


 


 


SABRİ TANDOĞAN


YENİ MESAJ GAZETESİ


1 Şubat 1998 Pazar

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]