Çok sevdiğim Büyüğüm,
Çiğdem Hanım'ın son sunumunda değinmiş olduğunuz konulardan biri ile ilgili yazacağım. Tevafuk oldu, yoksa yazmayacaktm.
Cuma namazına epey vardı, sünnet üzere banyo yapıp, tertemiz giyinip gittim camiye. Ezan öncesi vaazı veriliyordu. Diyanetten bir görevli miydi bilmiyorum ama caminin mübarek hocası olmadığını biliyordum. Kravatıyla takım elbiseli, başında beyaz bir takke olan bir kişi idi vaazı veren: ".... yeme içme nasıl bir ihtiyaç ise, cinsellikte öyle bir ihtiyaçtır insan için". Güya zinadan uzak durmanın yollarını anlatıyor, evlenmeye teşvik ediyordu. "Bu kadar olur mu" dedim kendi kendime. Yeme içme gibi demek ne demek? O olmazsa insan yaşayamaz demek. Tıklım tıklım cemaat arasında müdahale etmek geçti aklımdan ama Kenan Rıfai hz.lerinin kitabında okuduğum olay engel oldu. (Cemaatten birisinin vaizin sözünü -söylediği şey yanlışsa bile- kesmek suretiyle müdahalesinin yanlış olduğunu beyan ediyordu Hazret).
Namaz boyunca aklımdan çıkmadı bu söz, takılmamalıydım ama maaesef namaz boyunca etkisinden kurtulamadım bu sözün. Mübarek bir cuma gününün mübarek namazını böylelikle kaçırmış oldum. Ne diyeyim, Allah vaizden de, benden de razı olsun...
Hürmetle Ellerinizden öperim Efendim.