Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın “Neva”dan aldığımız sunum
Gönderen : "Neva"
Tarih : 12/26/2009 6:04:57 AM


 


Değerli hocam, öncelikle selam ediyor ve ellerinizden öpüyorum.


"Ken'an Rıfai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık" adlı kitabı okuyorum hala (hala diyorum çünkü bitsin istemiyorum, çoğu yeri dönüp tekrar okuyorum.). Not defterimin pek çok yeri kitaptaki muhteşem ifadelerle doldu. Bir sınava hazırlanır gibi, sınavda o  kitaptan sorumluymuşum gibi altını çiziyorum pek çok kısmın. Bugün içimden not defterimdeki kısımları sizinle ve gönül dostlarıyla tekrar paylaşmayı geçirmiştim, izninizle. Sayın Sami Melih Bey de benimle aynı düşünmüş bugün, Allah razı olsun ondan.


İzninizle......


"Bir kabın içinde ne varsa kaptan o sızar."


"Kendi noksanımızı görmekten alemin noksanını görmeye vaktimiz yoktur."


"Sen iyi olmana bak. Kötülük senin sınırlarında durakladı mı, kalmadı mı? Sana sirayet etti mi, etmedi mi? Sana bulaşmadığı, seni karartıp bozmadığı dakikada kötülük hezimete uğradı gitti."


"Bedbaht mı oldun? Nafile sebep sorma, gene kendin yapmışsındır."


"Beni kimi Ken'an görür, kimi şeytan."


"Cemali görerek aşkla yapılan ibadetle, Allah'ın emri diye yapılan ibadet arasında ne azim fark vardır."


"Yaratık nasıl olsa Yaradan'a yönelmiştir, diliyle inkar etse bile özü ile Hak istikametindedir, zira yönelecek başka istikamet yoktur."


"Bize bir müddet zevk veren şeyleri artık işi bittiği için istikrahla tepmek caiz değildir. Az evvel o sigara keyifle dudakta tütüyordu. Onu husuletle bastırmak, rıfk ile elden bırakmamak lazımdır. İnsan, küçük hareketlerine dikkat etmezse, edineceği kötü itiyat, onun büyük işlerdeki tavrını da ifsat eder."


"...Mehenge vurulan bir nesne, içinde gizli olan şeyi çıkarıyor. Yani nefis istemediği, hazzetmediği bir muameleye maruz kalınca, derhal içinde ne varsa, gayz, kin, kibir, haset vb. harice vuruveriyor. ...Sümüklü böceğin etrafına tuz eksek, çıkaracağı salyadır; öd ağacını ise ateşe koysak neşredeceği misk gibi bir kokudur. Fakat gübreyi ateşe koysak onun da etrafa dağıtacağı ağır bir taaffündür."


"Maddi ölüme ne hacet? İçindeki kötülükleri öldür, kafi."


"İnsan buraya icmali tafsil ve vuslatın kadrini bilsin için atıldı."


"Kulun şanı hata... Biz hata etmezsek O'nun affı, Rahimliği nasıl meydana çıkar? Kul demek, kusur demektir."


"Her yerde Hakk'ı görüp O'ndan başka fail bilmeyene ne mutlu..."


"Katre denizden nasıl gayrı olur? "Hep", "bir" olduğu gibi "bir" de "hep" tir. Hep ile birin beyninde mana itibariyle fark yoktur."


"İyilik namı verilen hareketler, fiiller için biz karşılık beklememeliyiz. Kıymet bilsin, kadir bilsin diye bir düşüncede bulunmamalıyız. Esasen bizim başkalarına yaptığımız iyilikler, Allah'ın ihsanlarına karşı bir şükürdür. İyiliğe alet olan insan, iyiliğe karşı mükafat beklemek suretiyle Allah'a karşı küfranda bulunursa Allah, iyilik yapmak nimetini ondan alır ve mademki sen o ihsanın kadrini bilmedin, o halde kötülüğe alet ol, çünkü sen buna layıksın! der."


"Nuh'un gemisini görmek için kurun-ı ulaya veya vustaya gitmeye ne hacet? Gönlünü gam kaplıyor, işte tufan! Bakıyorsun şadilik, sürur ve ferah zuhur ediyor. İşte sığınacak yer olan sefine-i Nuh!"


"Bakın şu dikenler bir araya toplanmış ne güzel bir manzara teşkil etmiş! Fakat bu görünüşe aldanıp yanına yaklaşır ve ülfet etmek istersen seni mecruh eder; dünya gibi..."


"Dinleyeceksen kendini dinle.. kulağa ağızdan daha yakın ne vardır? Ağzından çıkanı dinle, bu sana yeter."


...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]